HELİN KAYA
Sizi biraz tanımakla başlayalım…
İstanbul’da doğdum ve büyüdüm ama hayatımın büyük bir kısmı da küçük yaşta yelkene başladığım Çeşme'de geçti. Tiyatroya, filme, sanata küçükken bile ilgim vardı ama o zamanlar kafam daha çok yelken serüvenim bitince başladığım rüzgar sörfüyle doluydu. Daha sonra tiyatro ve film alanında daha ciddi bir eğitim almak istediğime karar verdim. O zaman kariyerimle ilgili çok katı bir planım yoktu. Şimdi ise oyunculuk yapıyorum. Bu arada hala sörf yapıyorum ama dalga sörfü…
Tiyatro serüveniniz ne zaman başladı?
Lisede başladı aslında. Daha sonra üniversitede de oyunculuk programına girdim. Oyunculuk eğitimimin yanı sıra, öğrencilerin, arkadaşlarımın oyunlarında oynadım, oyun yazarlığı dersi aldım, yazdığım dört oyun sergilendi. Sonra sınıf arkadaşım ve yaratıcı partnerim Georgia Bernstein ile yazdığım ve kendisinin yönettiği benim de başrolünü üstlendiğim dijital dizi, Snugglr, Tribeca Film Festival’ne seçildi. Netflix Amerika'nın doğaçlama dizisi Easy’nin üçüncü sezonunda yer aldım. Bu iki deneyim özellikle benim için oyunculuğu profesyonel olarak da yapmayı, sette olmayı ne kadar sevdiğimi perçinledi.
Oyuncu Mimi Rogers'la ‘Night Nurse’ filminde başrolü paylaşacaksınız. Projeye nasıl dahil oldunuz?
Georgia ile daha önce Snugglr’da beraber çalıştık. Bir arkadaşımızın arkadaşı ‘profesyonel sarılma’ yapıyordu ek iş olarak, yani internetten yabancılar kendilerine sarılması için ona para veriyorlardı. Acaba böyle bir işte gerçekten kötü olacak biri bu servisi sağlasa ortaya nasıl bir şey çıkar diye sorduk kendimize, fikrimiz böyle doğdu. Snugglr’ı tamamen amatör oyuncular ve arkadaşlarımızın yardımlarıyla çektik. Ardından Georgia Night Nurse filmi üzerinde çalıştığını ve başroldeki karakteri beni düşünerek yazdığını söylediğinde çok onore oldum. Onunla tekrar çalışabileceğim için ayrıca çok mutlu oldum. Senaryoyu bu kadar sevmek ise tuzu biberi…
Gelelim filmin detaylarına… Hikaye ve oynadığınız karakter seyirciye neler anlatacak?
Karakterim Eleni Sadık, kısa süre önce yalnız ve savunmasız yaşlıları hedef alan bir dizi dolandırıcılık haberiyle sarsılmış, Amerika'nın ortasındaki izole bir huzurevinde çalışmaya başlayan naif bir hemşire. Eleni, Mimi Rogers’ın canlandıracağı Doktor Mann tarafından huzurevindeki özellikle zorlu bir hastaya gece hemşiresi olarak atanıyor. Hastasının söz konusu dolandırıcılık olaylarının arkasında olduğunu keşfettiğinde, aralarındaki masum flört, bir hile tutkusuna dönüşüyor. Karakterim ve hastası arasındaki ilişkilenme ve çekim alışılagelmedik türden. Dolayısıyla izleyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
Türk bir oyuncu olarak uluslararası arenada oynamanız çok kıymetli. Kariyer yolculuğunuzda böyle bir işin içerisinde olmak neler hissettiriyor size?
Bence dünyanın neresinde olursa olsun değer verdiğiniz dostlarla, inandığınız projelerde çalışmak, her zaman çok büyük şans. Özellikle oyuncu olarak her zaman çalışacağınız projelerle, çalışacağınız kişilerle ilgili fazla kontrolünüz olmuyor. Hem profesyonel anlamda böyle bir şansı elde ettiğim için hem de kişisel olarak bu ilişkileri kıtalar arası kurmuş olabildiğim için çok minnettarım. Bu şansın hakkını vermek, kendimi geliştirmeye devam etmek istiyorum.
Film endüstrisi bakımından Türkiye ve yabancı ülkeler arasındaki farklılıkları nasıl yorumluyorsunuz?
Bence kültürel farklılıklar, film endüstrisinin işleyiş farklılıkları ile paralel gidiyorlar. Benim Amerika dışında bir deneyimim yok ama Amerika ve Türkiye bambaşka iki sistem ve disiplin. Orada - özellikle büyük prodüksiyonlarda - kurallar çok daha net, sürprizlerle çok karşılaşmıyorsun. Bunun sebeplerinden biri de sendikaların çok güçlü olması.
Son olarak, gelecek hedefleriniz arasında neler var?
Farklı tarzlarda, türlerde işler yapmaya devam etmek istiyorum. Bambaşka bir ülke ve şehirde çalışmak heyecanlı olabilir. Georgia’ya filmin bitişini kutlamak için bir seyahat teklif edeceğim galiba ama onun için set bitince rahatlamak benim kadar kolay olmayacaktır.
