CEYHUN KUBURLU
Hakim Ziyech’in meşhur bir fotoğrafı var, özel uçağında annesiyle çekildiği. Bazen tek bir fotoğraf yeter bir hayatın nelere borçlu olduğunu anlamaya ya da anlatmaya. Faslı göçmen bir anne babanın 9 çocuğunun en küçüğü olarak Hollanda Dronten'den dünyaya geldi. Yoksulluk içerisinde geçen çocukluk yıllarında ailesinin çektiği tüm zorlukları görerek büyüdü. En küçük çocuktu ve annesine de babasına da çok bağlıydı. Babası evi geçindirebilmek için birkaç işte çalışmak zorundaydı. Annesi de bu yüke ortak olabilmek adına ev temizliği gibi işler bulup babasına destek olmaya çalışıyordu ve yanında da küçük oğlu Hakim'i götürüyordu.
Dronten’de büyüyen Hakim Ziyech’in futbol kariyeri daha 5 yaşındayken mahallesindeki ağabeyleriyle oynadığı sokak futboluyla başladı. Küçücüktü ama yeteneği göz kamaştırıyordu. Kendisinden 4-5 yaş büyüklerle neredeyse aynı seviyede oynuyordu ve farkında olmadan bu ona ileride dünya yıldızlarının arasında kendini gösterebilmesi adına donanımlar kazandırıyordu. Abilerinin hepsi, hatta babası da futbolu çok seviyordu ama ailede bu potansiyelin sadece onda olduğunu herkes görüyordu. Ziyech 10 yaşına geldiğinde, babasını kaybetti. Babasının ölümü, Ziyech ve ailesi için hayatı zorlaştıran çok şok edici bir olaydı. Zaten zor olan şartlar artık daha da zorlaşmıştı.
Deyim yerindeyse sabahtan akşama kadar futbol topundan ayrılmayan Hakim Ziyech, ailece yaşadıkları bu zorlukları nasıl aşması gerektiğini biliyordu. Futbolcu olacaktı, hem de çok büyük bir futbolcu. İlk takımı Heerenveen ile antrenmanlara başladı, evet yolculuk onun için start almıştı. Twente’ye transfer olduğunda artık Hollanda futbolunun önemli yıldız adaylarından bir tanesiydi. Başarıyordu, tek bildiği şey ise başarması gerektiğiydi. Ailesi için, annesi için, gol sevinçlerinde andığı babası için yapmalıydı bunu. Yaptı da...
Aslında Hakim Ziyech’in Türkiye’yle olan ilk ilişkisi yeni değil. Twente’de oynadığı dönemde Aziz Yıldırım onu Fenerbahçe’ye transfer edebilmek için rekor sayılabilecek bir bonservis bedelini ve çok yüksek bir maaşı gözden çıkarmıştı. Ancak 23 yaşındaki Hakim Ziyech’in gözü Avrupa’nın zirvesindeydi. Nitekim, 2020 yılında Chelsea’ye katıldı. Milli Takım tercihini, Hollandalılar çok istemesine karşın anavatanından yana kullandı. Fas’ı seçti, sembol haline geldi.
Yaşadığı zorluklara karşı verdiği mücadele hep en üst seviyede motivasyon, hep yüksek konsantrasyon ve azimle çalışma gerektiriyordu. Pedalları çevirdiği sürece bisikletten düşmeyeceğini biliyordu ve o hayatı boyunca pedalları çevirmeyi hiç bırakmadı. Elbette hayal ettiklerinden de fazlasını kazandı. Annesini istediği yere artık özel uçakla götüren bir çocuk haline gelmişti. Kardeşleri onun sayesinde çok güzel hayatlar yaşıyordu. Ancak o sadece ailesinin değil, kendisi gibi erken yaşta babasını kaybeden, zorluklarla mücadele eden tüm çocuklara destek olmaya çalışıyordu.
Bildiğiniz gibi 2022 Dünya Kupası’nda Atlas Aslanları lakabıyla bilinen Fas büyük bir başarıya imza attı. Fas Milli Takımı yarı finale kadar yükselen ilk Arap/Afrika takımı olarak tüm dünyada ses getirdi. Bu galibiyetin sonucunda Fas Milli Takımı’nın kanat oyuncusu Hakim Ziyech örnek bir tavır sergiledi ve futbola karşı diğer futbolculardan daha farklı bir bakış açısına sahip olduğunu gösterdi. Müslüman futbolcu, 2022 Dünya Kupası’ndan kazandığı 280 bin doların tamamını ülkesindeki yoksul ve muhtaç insanlara bağışladı. Chelsea süreci aslında tam olarak hayal ettiği gibi gitmedi ve bitmedi muhtemelen ama Hakim Ziyech kariyerinde yeni bir sayfa açarak geldiği Türkiye'de Galatasaray formasıyla yine kendisini ispat edeceğinin sözünü taraftarlara çektirdiği üçlüyle verdi. Arkasında zirveye uzanan ilham verici bir hikaye, önünde ise Galatasaraylıların umuduyla, Hakim Ziyech kuşkusuz Türk futboluna çok şey katmaya geldi. Şimdi keyifle onu izleme zamanı.
