Topla tanışması Danimarka’da her çocuk gibi sokaklarda başladı. Büyük bir potansiyele sahip olduğu Bronshoj Boldklub tarafından fark edildi. Burada gelişimini tamamladıktan sonra Lyngby Boldklub’un altyapısındaki yerini aldı. Hayatını tamamen futbola adadı. Sırf bu yüzden 16 yaşında okulunu bıraktı. 2013 yılında Fransız ekibi St.Etienne kulübü tarafından. Ancak yeterli görülmediği için kendisine kontrat teklif edilmedi ve takımı Lyngby Boldklub’a geri döndü. 2015 yılında ise Danimarka’nın ünlü kulüplerinden Nordsjaelland’a transfer oldu.
2013 yılında antrenman sırasında ayağını kırdı. Bu onun dönüm noktası oldu. “Bir daha futbol oynayamayacağım” korkusuyla kendisini daha güçlü hale getirmesi gerektiğini anladı. Güçlenmek için ayaklarına 2.5 kiloluk demirler bağlayarak yürümeye başladı. Aylarca bu şekilde devam etti.
Eylül 2015’te Danimarka vatandaşlığını seçti ancak Terim ve kurmaylarının titiz çalışması sonucu Türk vatandaşlığı için ikna edildi. Sahaya çıkmadan Messi videoları izliyordu ancak en büyük hayali Real Madrid’de oynamaktı. Sol ayağı, tekniği, hızı ve oyun zekası öne çıkan en büyük özellikleriydi. Bu sayede dikkat çekiyordu.
İlk kez Karadağ karşısında Ay-Yıldızlı formayı terletti. Tek devre oynadı ama herkesi mest etti. Antalya’daki karşılaşmanın sona ermesiyle tribünlerden gelen “Emre Mor” tezahüratları sonrası oldukça duygulandı ve gözyaşlarına hakim olamadı. Kim ne derse desin... Borussia Dortmund birisini alıyorsa yeteneğine güveniyordur. Bu kadar net. Dortmund’un bile güvendiği Emre Mor, Milli Takım ile de izleyenleri büyüleyince ondan beklentiler çok fazla artmıştı. Hatta anında ‘Türk Messi’ lakabı bile verilmişti... İlk çıktığı günlerde hakkında konuşmayan yoktu. Sonuçta Dortmund’a giden ve geleceği çok parlak olan bir Türk futbolcudan bahsediyoruz. Fakat Dortmund süreci istediği gibi gitmedi. Bulduğu şansları değerlendiremiyor, sisteme uyum sağlamakta zorlanıyordu. Almanların kredisi, ona ilk başta güvendikleri kadar uzun değildi. Olmadı, kendisini ifade edemedi.
Dortmund olmayınca gittiği Celta Vigo’da da ‘sorun çıkartan’ futbolcu konumuna geldi. Kariyerinde ters giden bir dönem başlamıştı onun adına. Galatasaray’a kiralanmıştı. Çoğu kişi Emre Mor için, “Fatih Terim ile kendisini bulur, onu düzeltebilecek tek kişi Fatih Terim’ yorumlarında bulunmuştu. Beklentiler bu yöndeydi. Ancak Fatih Terim bile Emre Mor’a çare olamamıştı.
Galatasaray’da Fatih Terim’le de yeniden kendisini bulma şansını kullanamayınca ardından Olympiakos’a gitti. Burada da sonuç aynı... Ve yine bonservisinin olduğu Celta Vigo’ya döndü. İspanyol ekibinin en pahalı transferlerinden olan Emre Mor, İspanyollar adına da hayal kırıklığıydı. Adeta kaybolan bir yıldız haline geldi... İspanyol basını, Emre Mor’un Celta Vigo ile 1 yıllık sözleşmesi olmasına rağmen takımda düşünülmediğini belirtiyordu.
Gözden düşen yıldızla ilgilenen tek bir isim vardı. Karagümrük’ün başkanı Süleyman Hurma... Hurma, onun sönen yıldızını yeniden parlatacağına inanıyordu. İspanyollarla bizzat görüştü, ikna etti. Emre’ye de zirvenin yol haritasını yeniden çizdi. Projeye inanan genç yıldız için yeniden Türkiye macerası başladı. Süleyman Hurma onun için şöyle konuştu: “Emre Mor gibi bir oyuncuyu denememek aptallıktır demiştim ve haklı çıktım. Kariyerimde çalıştığım en yetenekli oyuncu. Bir dünya starı olma potansiyeline sahip. O yönde ilerleyen bir oyuncu. En büyük arzum maddi ve manevi olarak koşulları sağlayıp onu kendi kulübümüzde tutmak. Emre Mor'u kaça satarsak satalım zarar edeceğiz."
Özellikle Volkan Demirel yönetiminde harika bir sezon sonu yaşayan Emre’yi Fenerbahçe kaptı. Sarı-Lacivertliler, onun için tüm şartları zorladı. Sarı-lacivertli takımda bu sezon 20 maça çıktı. Şu ana kadar 2 gol, 2 asisti var. Aslında beklenti daha büyük. Kalan haftalardaki performansı geleceği adına büyük belirleyici olacak. Ancak Fenerbahçe bu sezon şampiyonluğa ulaşırsa ve o başarının hikayesi yazılırsa Alanya deplasmanında sergilediği performans hafızalarda unutulmayacak. Takımı ateşleyen ve maçta fişi çeken Emre Mor, yeniden potansiyelini bulmak istiyor ve artık biliyor ki önü açık...
