Faruk ŞÜYÜN
Yazarlar, Covid-19 karantinasında neler yaptıklarını anlattı...
Ahmet Ümit

Bergama-Berlin ekseninde geçen yeni romanımı yazmaya devam ediyorum. Bu süreçte daha çok onunla ilgili kaynak kitaplar okuyorum. Homeros’un “İlyada” ve “Odysseia”sı, Hesiodos’un “Theogonia”sı, Ksenophon’un “On binlerin Dönüşü”, “Pergamon - Anadolu’da Hellenistik Bir Başkent”, mitoloji sözlükleri, Pergamon üzerine bilimsel çalışmalar, Osman Bayatlı’nın “Bergama” kitapları bunların arasında.
Yine romanımla ilgili “Büyük İskender” gibi tarihi filmler; Berlin ve Pergamon üzerine belgeseller ve diziler de izliyorum.
Evde kaldığımız için temizliğe de yardım ediyorum…
Ben Gaziantepliyim, “iyi roman iyi yemek gibidir, malzemenin eksiksiz olması, tarife harfiyen uymanız yetmez, içine ruhunuzu katmalısınız, yoksa ne roman güzel olur ne yemek lezzetli” diyerek arada mutfağa giriyor, ekşili mercimek çorbası, ala nazik, mercimekli köfte gibi memleketimin yemekleri yapıyorum.
Ayşe Kulin

Birçok kitabı aynı anda okumayı tercih ediyorum. Başucumdaki kitaplar arasında bulunanlardan birisi Jenny Erpenbeck’in yazdığı, İlknur İgan’ın çevirdiği göçmen sorununu irdeleyen “Gidiyor Gitti Gitmiş.”
Bir diğeri Ela Başak Atakan’ın “Bir Şifa Bağımlısının İtirafları.” Kitap, tıbbın çaresiz kaldığı bir bağışıklık hastalığını yenmek için bir annenin başvurduğu uygulamaları; kimi zaman komik, kimi zaman iç parçalayıcı bir biçimde dile getiriyor.
Oya Baydar’ın geçtiğimiz sonbahar aylarında yayınlanan “Köpekli Çocuklar Gecesi”, başucumdaki kitaplardan birisi.
“Lale Pudding Shop” romanı ile Liz Behmoaras da okuduğum isimler arasında…
“Her Yerde Kan Var!”ı yazarken yararlandığım, ancak yalnızca romanımı ilgilendiren Abdülaziz ile ilgili bölümlerini okuduğum kitapları da yeniden ele aldım. Roderic H. Davison’un “Osmanlı - Türk Tarihi (1774 - 1923)” de başucu kitaplarımdan…
Bugünlerde Netflix’ten diziler de izliyorum; bunlar arasında “The Last Czars”, “Homeland” ve “Unortodox” da bulunuyor.
Bu süreçte ev işlerini ve temizliğini de Engin’le birlikte yavaş yavaş yapmaya çalışıyoruz.
Nazlı Eray

Evdeyim, ama evin içi de yoğun geçiyor. “Nazlıca” isimli Youtube kanalıma, Tolga Yarıcı ile kendi sesimden kayıtlar yüklüyoruz… Yine bu dönemde çiçeklerimle daha çok meşgul olma fırsatı buldum… Televizyondan dünyanın halini izliyor, bazen de film seyrediyorum...
Dünya bitmiş de sanki yeni bir dünya başlayacakmış, öyle bir duygu içindeyim. Ölümün kenarında hayata geri bakmak gibi bir şey; bir rüya parçası gibi, ama kötümser değil. Bir belirsizlik içindeyim, bunu da bir filmdeymiş gibi yaşıyorum.
Daha birkaç ay önce sokaklarda gezerken bunları düşünmüyordum. Ummadığım, ürkütücü bir şey çıktı, ama korkmamak lâzım…
Son haftalarda birçok düşüncem değişti, kendimi daha zengin hissediyorum. Hiç farkına varmadığım şeylerin ayırdına varmayı, geniş açmayı başaramadığım pencereleri bu karantina günlerinde açmayı başardım. Bu durum bir “veda” ya da “merhaba” da olabilir, ama bence merhaba… Aslında ikisi arasında da çok fark yok…
Selim İleri

Evde kaldığımız şu günlerde yoğun bir biçimde kitap okuyorum. Bunlar arasında silbaştan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kitapları da yer alıyor. 2008’de başladığım, ancak devam etmediğim, Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine uzun öykü denilebilecek bir metne yeniden döndüm, çalışıyorum.
Yine bugünlerde Peyami Safa’nın “Cumbadan Rumbaya” romanını da yeniden okudum ve yine çok sevdim.
Mümkün olduğunca polisiye okumaya çalışıyorum. Akba Yayınevi’nden çıkan Gönül ve Gülten Suveren kardeşler çevirisi romanlar, bunlar arasında.
Okumadığım zamanlarda televizyonda haber bültenlerini dinliyorum; arada hava almak için balkona çıkıyor, üşüyüp içeri giriyorum.
Bu arada yemeklerde tercihim, bol bol lahana salatası oluyor.
Yekta Kopan
Evde kalma günlerini, yeniden okumalarla değerlendiriyorum. Uzun zamandır aklımda olan ama yapamadığım bir şeydi bu. Başta “Görünmez Kentler” olmak üzere tüm Italo Calvino külliyatını yeniden okuyorum. Aynı şekilde Engin Geçtan kitaplarını da… “İnsan Olmak” tam da şimdi okunacak bir kitap bence. Başka yazarlar da var listemde; Georges Simenon, John Fowles, Feyyaz Kayacan, Nurdan Gürbilek bu isimlerin başında geliyor. Bence herkes evdeki kitaplarından yeni bir okuma seçkisi oluşturabilir. Böyle bir dönemde, bildiğimiz kitaplarla yeniden ilişki kurmak zihin açıcı olacaktır.
Bol bol müzik dinliyorum ayrıca; bazı günler sırf blues ile geçiyor, bazı günler Türkçe rock müziğin kilometre taşı isimlerle…
Sosyal medyada her akşam çok sayıda canlı yayın var; o kadar ilginç sohbetler dinliyorum ki… Benim için yeni düşüncelere kapı açmanın bir yolu oldu Instagram canlı yayınları.
Bir de dünyadan çok iyi filmlerle buluştuğum MUBI var bu günlerde hayatımda. Diğer dijital izleme platformları zaten biliniyor ama MUBI’yi sinefillere özellikle öneriyorum.
Zülfü Livaneli
Bir süredir evde kapalıyım, ama yaşantımda çok değişiklik yok, zaten evden çalışıyorum.
Bu süreçte yeni baskı zamanı gelen kitaplarımı gözden geçiriyor, yeni romanım üzerine çalışmaya devam ediyorum. Kitap, bitmek üzere ama bu koşullarda ne zaman basılacak?! Gerçi internet üzerinden satışlar söz konusu, ama ne kadar verimli olur, bilemiyorum.
Mart başında New York’ta katıldığım tanıtım toplantısından sonra satışa sunulan “Serenad” romanım da salgının ilk günlerine denk geldi. İnsanlar nasıl alacak, nasıl okuyacaklar!
Bu dönemde, eski kitapları okuyorum; bunlar arasında “Sultan Abdülaziz’in Mısır Seyahati”, Refi Cevat Ulunay’ın “Sürgün Hatıraları: Menfâlar/Menfiler” de yer alıyor. Bu arada evden bazı canlı yayınlara katılıyor televizyonda diziler, filmler, belgeseller izliyorum.
Şunu da fark ettim ki çok fazla yoruluyormuşum. Dinlenmek güzel bir şeymiş, çok şikâyetçi değilim.