Ceyhun KUBURLU
Son dönemde attığı goller kadar yaptığı açıklamalarla öne çıkan isimlerden Umut Nayir, futbol dünyasının en farklı figürlerinden biri olarak öne çıkıyor. 28 Haziran 1993’te Kayseri’de doğan Umut, futbol kariyerinde önemli yerlere gelmeye başladı. Her çocuk gibi sokak aralarında futbola başladı ama ailesi onun eğitimine önem vermesini istiyordu. Anne-babasını zor da olsa ikna ettikten sonra lise dönemlerinde İstanbul Amatör Küme’de oynayan Albayrakspor’un alt yapısına dahil oldu. Bir yandan da eğitimini aksatmadı ve Ankara Hukuk’a girmeyi başardı. Futboldan da kopmak istemeyen genç oyuncu, şehir değişikliğine rağmen bu kez Gençlerbirliği’nde devam etti. Fuat Çapa’nın teknik direktörlüğü döneminde takıma giremeyen Umut, kendi deyimiyle buradan nazikçe kovuldu. Bu kez Başkent’in diğer temsilcisi Ankaragücü’nün yolunu tuttu. İlk senesinde A2 Ligi’nde gol kralı oldu. Profesyonel futbol kariyeri nedeniyle okulu aksatmak durumunda kalan Umut, 2011’de giriş yaptığı Ankara Hukuk’ta son 8 dersini de vermesi halinde bu yıl mezun olmanın planlarını yapıyor.
“BENİM DE KONUŞMA HAKKIM VAR”
“İsmimden dolayı bir şeyler umut ve hayal ediyorum” diyen 30 yaşındaki futbolcu, “Bu kadar emek vermişken fakülteden mezun olmak en büyük dileğim ki kısa vadede birinci önceliğim o. Futbol hayatımda sürekli kendine yatırım yapan, geliştirmeye çalışan bir insanım. Okulu bitirdikten sonra zaten o yeterliliği almış oluyorsun. Sonrasında nitelik olarak farklı eğitimlerle kendini doldurman gerekiyor ama önceliğim futbol kariyerimi sonuna kadar maksimum düzeyde devam ettirmek. Karamsar olmak istemiyorum ama -ülkenin gerçekleri diyelim- plan yapmak için çok uygun bir ortam yok.
Sen bir ışık yakıyorsun, başkası da yakıyor… 1 milyon kişi ışık yakınca orası ışıldamaya başlıyor çok aydınlık bir alan oluyor. Tamam futbol oynuyorum ama bu ülkenin de bir vatandaşıyım. Ülkenin gerçekleriyle ilgili yaşanan olumsuzlukla ilgili benim de söz söylemeye hakkım var. Genel geçer yorumlarda ‘Sen futbolcusun işine bak’ deniyor. Ben işime son derece aşık, bütün profesyonel hükümlülüklerini yerine getiren bir insanım ama onun dışında da hayata kafa yoran, düşünmeyi seven, insanlarla sohbet etmeyi seven bir insanım elimden geldiğince de bu tutumu devam ettireceğim” sözlerini sarf ediyor.
ÇIKIŞ HİKAYEM AVCI’YLA BAŞLADI
Ankaragücü, Osmanlı, Yeni Malatya ve Göztepe formalarının ardından kariyerinin zirvesinde iki sezon Beşiktaş’ta oynayan Umut Nayir, o günleri ise şöyle anlatıyor: “Planlamayla ilgili biraz problemler oldu. İlk gittiğim zaman bana anlatılan planla oraya gittiğimdeki planlama uymadı. Sonra Bursaspor’a kiralandım. Kamp geçirmemiştim ve orada da düzenli oynamakta zorlandım. Esas çıkış hikayesi Abdullah Avcı’nın Beşiktaş’a geçmesiyle başladı. Sonrasında yine plansızlık, hocanın ayrılması… Abdullah hocanın ayrılığının ardından kadro dışı kalmıştım. Beklemediğim bir durumdu. Kulüp, iyiliği için kendi başarısı için karar alıyor, karar alırken de tabii ki Umut Nayir’i düşünecek hali yok. Benim adıma hayırlı oldu, yurt dışı maceram başladı. Hırvatistan ekibi Hajduk Split’te 3 sezon düzenli oynama fırsatı buldum. Düzenli oynadıkça da kendimi geliştirdim ve bu noktaya geldik.”
“SINIRLAMA FAYDA GETİRMEZ”
Türkiye’deki yabancı sınırlandırmasıyla ilgili de net konuşan Umut Nayir, şu cümleleri kullanıyor: “Dünyanın hiçbir yerinde sınırlama fayda getirmez. İyi oyuncu her zaman oynar. Biz de şöyle bir problem var: Türk futbolcuların herhangi bir eşit mecrada yarışabilme şansı yok. Çünkü zor durumda kaldığında gidebileceğin mecra yok. Paralar ödenmiyor, federasyona başvursan problem, uyuşmazlık çözüm kurulu diye bir şey vardı sözleşmene koydurmazsan zorunlu mahkeme olmaktan çıktı ihtiyariye döndü. Kulüplerin işine gelen bir durum. Olmayan paralar harcanıyor sana para gelmeyince bir yere başvurman gerekirse yine problemdesin. Avrupa Birliği olmadığı için Türk oyuncunun yurt dışına kolaylık hareketi yok. Türk oyuncuya verilen sabırla yabancı oyuncuya bakış açısı da aynı değil.”
“SÜREKLİ SUNİ GÜNDEMLER”
Türk futbolunda yaşanan sorunlarla ilgili de konuşan Umut Nayir, “1 milyon, 2 milyon Euro kontratlar yaptığımız yerde; oyuncu sahaya çıkıyor, ‘hibrit çim yaptı’ diyoruz gerisi yok. Hibriti kalmış gerisi betona dönmüş. 50 bin kişilik stat yapmışsın 3 bin kişiye oynuyorsun. Akademilere bakıyorsun koca koca kulüplerin bile U19, U18’lerin oynayacağı sahalar yok. Sürekli suni gündemler; hakem, yabancı sınırı konuşması… Ülkenin gelişimi için katkı sunabilecek bir şey yok. Benim meselem olaya değer katabilmek, o yüzden de olaya değer katan insanları çok önemsiyorum. Tek isteğim olaya değer katmaya çalışan, spor üzerine, ülke üzerine, kafa yoran insanların belli mecralarda yer bulması. Herkesin konuştuğu ama önemsemediği bu liyakat mevzusu, işin gerçekten niteliğini önemseyen, nitelikle dolmuş insanların doğru konuların başına geçmesi… Belki çözüme öyle ulaşabiliriz” diyor.