Helin KAYA
Bir seyahat kitabı yaratma düşüncesi nasıl ortaya çıktı? Bize bu süreçten bahseder misiniz?
İstanbul ziyaret edenleri büyüleyen çok özel bir şehir. Üzerine yazılmış sayısız roman, şiir, araştırma var. Konu güncel seyahat deneyimine gelince bir anda yabancı dilde yazılmış kaynaklar azalıyor, yıllardır bilinen belli başlı bir kaç gezi rehberi geriye kalıyor. Biz bu kitapta bir gezi rehberi formatından uzaklaşıp, İstanbul’un bugününe dair önerilerde bulunmak istedik. Çok kültürlü zengin tarihine olduğu kadar; sokak yaşantısına, güncel sanatına, değişen gastronomi dünyasına, yaratıcı ruhuna da odaklanan bir seyahat kitabı hazırlamayı arzu ettik. Heyecanımızı paylaşacak bir tasarım, yazar ve fotoğraf ekibiyle çalıştık. Bir karı-kocanın akşam yemeği hayali olarak başlayan proje, ekibe katılanların desteğiyle büyüyerek 360 sayfalık bir seyahat kitabı olarak karşınıza çıktı.
Kitabı hazırlarken İstanbul’un hangi özellikleri size ilham verdi? Size neler hissettiriyor bu şehir?
İstanbul, içinde sonsuz karşıtlık barındıran, sürekli değişen ilham verici bir megapol. İstanbul’un tezatları onu aynı zamanda ilginç kılıyor: Güzel olduğu kadar çirkin, ruhani olduğu kadar karanlık, bir balıkçı kasabasını andıran bölgeleri olduğu kadar insan seline maruz, tarihi olduğu kadar güncel… Ama hep heyecanlı, hep keşfetmeye değer!
Kitabınız binlerce yıllık imparatorluk şehrine yeni bir bakış açısı... Biraz daha açarsak, okuyucuları nasıl bir içerik bekliyor?
Monday to Sunday Istanbul, İstanbul’un farklı yüzlerini deneyimlemeyi yenilikçi bir bakış açısıyla sunan İngilizce bir seyahat kitabı. Kitap haftanın yedi farklı günü ve o günlerin farklı zaman dilimleri için özenle seçilmiş seyahat fikirleri sunuyor. Deneyimlere güncel bir fotoğraf ve tasarım dili eşlik ediyor. Şehrin önde gelen şefleri, sanatçıları, editörleri, akademisyenleri, mimarları, tasarımcıları ve girişimcileri ile yapılan 29 farklı röportaj da kitapta yer alıyor. Bu röportajlarda alanında uzman fikir önderleri İstanbul ve şehir kültürüne dair bilgilerini, kişisel rotalarını ve önerilerini paylaşıyor. Şehrin yaratıcı ruhu bu ‘içten gelen’ öngörüler ışığında daha da ortaya çıkıyor. Kitap hem semtlere, hem de temalara göre gruplanan yedi farklı bölümden oluşuyor.
Siz İstanbul’un kabuk değişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Değişim İstanbul’un doğasına, tarihine, köklerine işlemiş bir olgu. Bunla yaşamaya alışmak zorundayız. “Hiç birimiz bu şehrin sahibi değiliz; çeşitliliği ve değişimi benimseyerek çok kültürlülüğün zenginliklerinin tadını çıkarmaya bakmalıyız.
ANLARA, ZAMANA VE İNSANA ODAKLANDIK
Gerçekleştirdiğiniz tüm seyahatlerin hayatınıza farklı bakış açıları kattığını düşünüyor musunuz?
Biz seyahat etmenin artık tarihi anıt ve bina görmenin çok ötesinde bir deneyimler bütünü olarak ele alınması gerektiğine inanıyoruz. ‘Tatil’ ve ‘seyahat’ konseptleri de bizim için ayrışıyor. Bir seyahat, ruhani bir serüveni de içinde barındırmalı. O gezi boyunca kimlerle tanıştığınız, sohbet ettiğiniz, doğru yerde, doğru zamanda bulunduğunuz gerçekten önemli. Biz de bu kitapta biraz o özel olabilecek anlara, zamana ve insana odaklanmaya çalıştık.
HEDEFTE FARKLI ŞEHİRLER VAR
Bundan sonraki planlarınız neler?
Biz ‘içeriden’ bir anlatımla ilk kitabımızı çıkardık. Hayalimiz sonraki yıllarda yine olabildiğince ‘içeriden,’ o şehrin yazarları ve fotoğrafçılarının desteğiyle, ama kendi özel ve özenli bakış açımızı koruyarak özgün deneyimlerle farklı şehirlerde bu seriyi devam ettirebilmek.