Gülseren ÜST POLAT
Tiyatro metinleriniz, öyküleriniz, yazdığınız oyunlar ve kitaplar çoğunlukla çocuklar için. Neden yalnızca çocuklar?
Aslında sadece çocuklara yazdığımı değil çocukların dünyasından, onların bakışından bir anlamda yetişkinlere seslendiğimi düşünüyorum. Mesela ‘Teşekkürler Kırçıl’ kitabım sanki bir sokak köpeği ile bir kızın dayanışması gibi görünse de büyükşehirdeki yabancılaşma ve yalnızlığı da yüzümüze vuruyor. Ya da ‘Eğer’ adlı kitabım bir yetişkine, “5,5 yaşındaki bir çocuk bıcır bıcır ve kıpır kıpırdır. Bir timsah gibi gözlerini dikip tahtaya bakamaz” diyor. Küçük çocuklar okuma yazma bilmediklerinden bu kitapları yetişkinler onlara okuyor ve okuma ediminde hem ebeveyn hem çocuğun haz alması, her ikisinin de düş ve düşünce dünyasında devinim olması gerekiyor. Bu nedenle sadece çocuklar için yazıyorum diyemem ama çocukların zevk alacakları bir şeyleri yazmak paha biçilemez. 20 yılı aşkın süredir çocuklarla çalışıyorum ve bu kadar uzun süre onlarla çalışıp, onların sesine cevap vermemek olmazdı.
Son kitabınız Bahara Merhaba çocukları doğanın bir parçası yapmakla kalmıyor işin içine bir yogayı katıyor. Bu kitap fikri nasıl doğdu?
Doğadan ayrı değiliz, bir bütünüz ve köklerimiz oradan geliyor. Aslında öncelikle bunu bir hatırlatmak gerekir. Büyükşehirde hız hep önemli, teknoloji hayatımızın her yerinde fakat doğanın parçası olduğumuzu unutuyoruz. Her şeyi ajandalarla yaşıyoruz, eskiden çocuk dünyası ve yetişkin dünyasındaki çizgi birbirine bu kadar yakın değildi, günümüz çocukları da bizimle birlikte bu dünyayı yaşamak zorundalar. Tam gün okuldalar, artık sokak diye bir şey de yok. Mahalle kavramı yok oldu. Hafta sonu etkinlik ve kursa boğuluyor. Duygudan çok akla odaklandığımız bir çağdayız. O yüzden bahar mı gelmiş, leylek mi uçmuş farkında değiliz. Tarihler ve takvimlerle gidiyoruz ama anı bilmiyoruz. Buna kendimizi kapatmışız. Pandemi bunu bize çok iyi hatırlattı. Ben bu kitabı o zaman yazdım. Gerçekten benim durup düşündüğüm zamandı. Cansu Dinç’in resimlediği Bahara Merhaba, çocukları yaşadıkları dünyanın bir parçası olduklarının farkına varmaya davet ediyor. Okurlara yogayı tanıtarak bir ağaç, bir kuş ya da bir kelebeğin baharı karşıladığı gibi baharı karşılatıyor. Bir yoga sesansı gibi kesintisiz ama içinde bir yandan da hikaye var.

Bir de ‘masal yoga’ konusu var? Tam olarak nedir bu masal yoga?
Ben masal anlatıcılığı üzerine bir şeyler yapıyordum ama biri masal anlatıyor ve diğerleri dinliyor ki bu bana çok anlamlı gelmedi. Ben dramadan beslenen biri olduğum için hep birlikte yapmaktan yanayım. O sırada çocuk yogası eğitimi almıştım ve masal ile yoga birleşirse çocuklar hareket edebilir diye düşündüm. Bir masalın içinde belli yoga duruşlarını ve nefeslerini yapıyoruz aslında. Masal anlatırken baştan başlayıp rahatlamaya kadar giden süreçleri birlikte yapıyoruz. Masal karakterlerinin içinde aslında çocuklara nasıl duracaklarına kadar bir yoga seansı anlatıyorsunuz bir anlamda. Çocuğun merak duygusunu diri tutup bir yandan da hareket etmesini sağlıyorsunuz.
Peki, nasıl karşılanıyor bu masal yoga atölyeleri? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Açıkçası çok talep gören bir etkinlik. Bana da çok şey katıyor. Fakat son zamanlarda bu atölyeye çok zaman ayıramıyorum .
Anne olmadan önce de çocuk kitabı yazdınız ama anne olmak sizi daha mı çok besledi?
İki açıdan bir değişim oldu. Bir kere anne olduğunuzda hayatı yeniden keşfediyorsunuz. Çocuğunuz ile birlikte tekrar büyüyorsunuz, tekrar korkuyorsunuz, tekrar kendinizi icat ediyorsunuz. Benim anne olmadan önceki ilk kitap serim İyi ki Varsın Tilki Toni, 7-9 yaş ve resimli kategorisinde değil. Şimdi bakıyorum 11 kitabımı oğlum İda yüzünden yazmışım. Onunla oynadığım oyunlardan yola çıktığım bir serim de var. Onunla tekrar hayatı anlama süreci, onun dertlerini dert edinmek tabii siz daha üretken kılıyor. Ama bir de şu var: Ben bir okurdum ama oğlumla birlikte daha çok resimli kitap dünyasına daldım ve bu da sizi inanılmaz besliyor. Bire bir çocuğun dünyasına bakmaya başlıyorsunuz anne olduktan sonra.
Kendi çocuğunuzdan etkilenip ‘bu konuya da değinen bir şey yazmalıyım’ diyor musunuz?
Ne belli bir konuda bana destek olsun, benimle fikir birliği edebilsin diye kitap okudum ne de yazdım. Ama çocuğumla yaşadığım bazı şeyler beni bazı içerikleri yazmaya itti. Mesela çocuğumun isyanı benim naif bir isyanım ve empati çağrım oldu ve ‘Eğer’ kitabımı yazdım.
Bahara Merhaba henüz çok yeni çıktı raflara ama nasıl geri dönüşler aldınız?
Herkes çok olumlu geri döndü. Farklı bir hikaye anlatımı olduğuna dair yorumlar çok güzel. Ayrıca bir yoga hocası bu kitabı seanslarda kullanacağını söyledi. Çocuk yogasında kullanılacak edebi metin çok yok ve böyle bir alan boşluğunu doldurması anlamında çok kıymetli bu kitap.
Var mı yolda yeni bir kitap?
Evet, bitmek üzere bir kitabım var. Yine 7-9 yaşa hitap eden bir kitap ama bu sefer içinde tiyatro olsun istedim. İçinde tiyatro odağı olan bir göç hikayesi. Yine hep kitaptan Nuri ve Lokum kitabı geliyor. Yine Bitmeyen Mitoloji kitabının da ikinci kitabı yakın zamanda çıkacak.