Didem ERYAR ÜNLÜ
Yıldız Entegre, 1890 yılında Trabzon’da kereste ticareti ile başlayan iş hayatında kazandığı deneyimleri, 1982 yılında kurumsallaşma hamlesiyle ileriye taşıyarak orman ürünleri sektöründe global oyuncu olmayı başarmış bir şirket. Bugün, Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinden birisi; dünya genelinde ise orman ürünleri sektöründe ilk 10 şirket arasında yer alıyor. Bu başarının en önemli nedenlerinden birisi, şirketin girişimci ve yenilikçi bir yaklaşımla yönetilmesi… Yönetimde genç seslere yer verilmesi…
Melike Alkan. Yıldız ailesinin beşinci kuşak temsilcisi. Yıldız Entegre’de Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyor.
“Benim yapmaya çalıştığım ve kişisel olarak da ortaya koyduğum vizyon, yaşanacak her türlü dönüşüme karşı kalıtsal bir adaptasyon yeteneği geliştirmek ve bunu şirketin DNA’sına işlemek” diyor Alkan ve şöyle devam ediyor: “Bizim sektörümüz erkek çalışanların, yöneticilerin daha ağırlıkta olduğu bir sektör. Bu bir gerçek. Bugüne kadar böyle gelmiş ama böyle devam etmesi gerekmiyor. Etmemeli de. Ben işimi iyi yaparsam, bu sadece benim değil, sektördeki tüm kadınların da önünü açacak.” Ve bakın genç bir kadın olarak sanayide söz sahibi olmayı nasıl anlatıyor…
Sizi yakından tanıyabilir miyiz?
Yıldız Ailesi’nin beşinci kuşak temsilcilerinden biriyim. Liseyi İstanbul’da, Saint Joseph Fransız Lisesi’nde okuduktan sonra lisans eğitimimi Koç Üniversitesi’nde aldım ve İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Profesyonel hayata üniversite dönemimde başladım. İşe doğrudan kendi şirketlerimizde başlamadım. Finansbank, Deloitte, Roche gibi farklı sektörlerde hizmet veren, farklı organizasyonlara sahip kurumlarda çalışarak kendimi geliştirmeye çalıştım. Burada önceden hedeflediğim kazanımları elde ettikten sonra, ‘Eğer çok emek harcayacaksam, bu emeği kendi şirketimde harcamalıyım’ diyerek Yıldız Entegre’de işe başladım. Merdivenleri tek tek çıkmak, bizin ailemizin ve iş kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası. O yüzden ilk etapta Kurumsal İletişim departmanımızda Birim Yöneticisi olarak başladım. Ardından pazarlamada aktif rol aldım ve bugün de Yıldız Entegre’de Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.
Beşinci kuşak olarak şirket yönetiminde söz sahibi oldunuz. Genç bir kadın yönetici olarak nasıl bir fark yaratıyorsunuz? Hedefleriniz neler?
Aslında en temelde hedefimiz Yıldız Entegre’yi geleceğin dünyasına yüzde 100 hazır hale getirmek. Bu zaten kendisini sürekli yenileyen bir hedef. Çünkü dünya her gün değişiyor. Bundan bir yıl önceyle bile karşılaştırdığınızda iş yapış şekillerinde, pazarlama stratejilerinde inanılmaz bir dönüşüm var. Yarın da böyle olacak. Dolayısıyla bu aslında hiç bitmeyen, sürekli üzerinde çalışılması gereken bir amaç. O yüzden benim yapmaya çalıştığım ve kişisel olarak da ortaya koyduğum vizyon, yaşanacak her türlü dönüşüme karşı kalıtsal bir adaptasyon yeteneği geliştirmek ve bunu şirketin DNA’sına işlemek. Çatısı bu. Ama tabii bunun altında o kadar fazla kırılım var ki… Sürdürülebilirlik ve dijital dönüşümü birer şirket kültürü haline getirmeden zaten bunu başarmamız mümkün değil. En tepeden en alta kadar her birimiz bunu çok iyi biliyoruz. O yüzden son yıllarda bu kültürel dönüşüme gerçekten çok büyük zaman ve maddi kaynak ayırıyoruz. Aslında böylesine hızla dönüşen dünyaya uyum sağlamak; hatta bunun bir adım ötesinde bu dönüşen dünyada oyunun kurallarını yazan taraf olabilmek için elimizdeki tek reçete bu. Bu yaklaşımı benimsemeyen her türlü çözüm önerisi kendi içinde biraz eksik, tutarsız. O yüzden bu konu hem benim hem de şirketin birinci gündem maddesi. Diğer yandan ben buna iki açıdan da bir sorumluluk duygusuyla yaklaşıyorum.
Birinci ayağı şu; Yıldız Entegre’nin kökleri bundan 132 yıl öncesine dayanıyor. Aslında baktığımızda sadece sektörün değil, Türkiye’nin en eski kurumlarından bir tanesi. Böyle olunca bu dönüşümü böylesine köklü bir şirketin, yine böylesine zorlu bir sanayi dalında gerçekleştirmesini çok önemsiyorum.
İkinci olarak da; özellikle bizim sektörümüz erkek çalışanların, yöneticilerin daha ağırlıkta olduğu bir sektör. Bu bir gerçek. Bugüne kadar böyle gelmiş ama böyle devam etmesi gerekmiyor. Etmemeli de. Bu açıdan kendime de ilave bir sorumluluk yüklemiyor değilim. Ben işimi iyi yaparsam, bu sadece benim değil, sektördeki tüm kadınların da önünü açacak bence. Bu da bana ilave bir motivasyon sağlıyor.
Yeni nesil nasıl bir dünya istiyor? Sizden önceki kuşaklara göre, bakış açısı farklılıkları hangi alanlarda kendini gösteriyor?
İlk olarak bakış açısı çok çok farklı. Bence her şey ‘sesini duyurmak, kaale alınmak’ ile başlıyor. Bence en temel istekleri bu. Bu da o kadar makul bir istek ki… Çünkü bir iz bırakmak istiyorlar ve bu izi bırakabilmeleri için ilk etapta onların fikirlerini dinleyecek, bu fikirlere önem verecek, bu fikirlerin uygulama alanını onlara sunacak bir platforma ihtiyaçları var. Onlar sorumluluk almaya hazırlar, ama şirketler bu sorumluluğu onlara vermeye hazır mı? Bence asıl soru bu…
Şirketler sadece kâr etme odaklı düşünürlerse zaten bu yaklaşımı benimsemeleri mümkün olmaz. Ama ortada bundan çok daha büyük bir amaç var. Bir önceki sorunuzda geleceğe yüzde 100 hazır olmaktan bahsettim. Bu hazırlığın en önemli unsuru da çalışanlar. Bu her şirket için geçerli. Onlara ihtiyaç duydukları çalışma iklimi sağlandığında, ortaya çok daha yenilikçi, çok daha vizyoner çalışmalar çıkabiliyor. Bu her şeyden önce bir kültürel dönüşüm. Ben sorumlusu olduğum pazarlama alanında bu yaratıcılığı, bu ‘hata yapma özgürlüğünü’ her zaman vermeye çalışıyorum. Suistimale yer bırakmadan, çalışanlarımıza bu alanı tanıdığımızı gördüklerinde, onlar da kendilerini gerçek anlamda ekibin birer parçası olarak görüyorlar ki bu aslında şirketleri geleceği taşıyacak en büyük güç.
Başarı tanımınız nedir?
Başarmak sadece yeterli değil bence. Artık devir ‘birlikte başarma’ devri. Yani şunu söylemeye çalışıyorum. Bir proje yaptınız, şirket inanılmaz kâr etti. Ama karşılığında çalışanlarınız mutsuz, partnerleriniz, iş ortaklarınız buradan herhangi bir katma değer elde edememiş. Bu eskinin dünyasında şirketler için başarı olarak görülebilirdi. Ama artık değil. Artık bir işi nihayete erdirdiğinizde şöyle bakmamız gerekiyor: Şirket kazandı mı? Çalışanlar kazandı mı? İş ortaklarımız mutlu mu? Ve siz bunu yaparken, doğaya, insanlığa ne kattınız? Bu başarıya çevrenizden bir şeyler feda ederek mi ulaştınız yoksa kazancınızın bir bölümünü feda etmeyi göze alıp, tüm paydaşlara değer yaratacak bir bakış açısı mı benimsediniz? Benim başarı tanımım şüphesiz ikincisi.
Aile şirketlerinin sürdürülebilirliği konusunda ciddi tartışmalar var. Özellikle jenerasyon tartışmaları ekseninde, şirketlerin sürdürülebilirliği de tehlikeye girebiliyor. Hem Yıldız Entegre özelinde hem de genel dünya trendleri üzerinde ne yorumunuz olur?
Bence bu biraz olaylara nasıl baktığınızla ilgili. Çok uzun süredir aile şirketi olmayı başarmış yapılar da var. Tüm bu kurumsal dönüşüm fırtınasının ortasında…
Zaten burada aslında önemli olan konu sermaye yapısı dağılımı ya da sermayenin ne kadarının aile bireylerinde olduğu değil. Burada önemli olan konu vizyon. Yüzde 100 kurumsal bir yapıya dönebilirsiniz ama ortada günün koşullarına uygun bir vizyon yoksa o yolda başarılı olmanız mümkün değil. Belli değerleriniz olacak; bu değerleri koruyarak, güçlendirerek şirketi yeni dünyaya hazır hale getireceksiniz. Asıl konu bu. Bu vizyonu ve iradeyi, samimiyetle ortaya koyan şirketler, aile şirketi olsunlar ya da olmasınlar, bence ileride kazanan tarafta yer alacaklar. Ama özellikle bizim yapımız için de şunu söyleyebilirim. Biraz önce de bahsettim. Yıldız Entegre’nin, Yıldızlar Yatırım Holding’in kökleri 1890 yılına kadar uzanıyor. 132 yılda gelinen bu nokta, aslında aile değerlerinin, ülke ve millet sevgisinin, sanayi ve yatırım iştahının ne kadar güçlü olduğunun bir simgesi. Bizde bir laf vardır. “İşi farklı yapmak”. Eğer aile şirketleri, böyle jenerasyon geçişlerinde bazı dalgalanmalar yaşıyorsa da bu bizim için geçerli bir durum değil. Demek burada da işimizi farklı yapmışız. Bundan da gurur duyuyoruz.
Kadınların iş dünyasında eşit temsil edildiğini düşünüyor musunuz? İş dünyasında daha fazla kadının aktif olması için siz neler yapmak isterdiniz?
Toplumsal cinsiyet eşitliği sorunu sadece iş dünyasının değil, tüm insanlığın sorunu. Burada toplumun her bir bireyine, ülkelere ve şirketlere önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Hepimizin elini taşın altına koyması gerektiğine inanıyorum. Ben özellikle bu konuda, kendi görev yaptığım sektör başta olmak üzere, kadınlara her zaman daha fazla sorumluluk verilmesini çok önemsiyor ve bunu da iş hayatımda gerçekleştirmeye gayret ediyorum. Öte yandan ülke olarak da katedeceğimiz çok yol var ama ben umutluyum. Sadece kadın sorunu için değil; bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı farklı sorunların çözümü için yeni neslin dönüştürücü gücüne çok inanıyorum. Bence bu nesil son 10 yılda inanılmaz şeyler başardı. Bugün dünyada hâkim olan ekonomik sistem yeniden tasarlanıyorsa, burada yeni neslin rolü çok önemli. Biz bu gücü, farklı sorunların çözümü için seferber etmeyi öğrendiğimizde insanlık olarak yeni bir bilinçlenme çağına adıma atacağız.
AMACIMIZ DİJİTAL DÜŞÜNEN BİR MARKA KÜLTÜRÜ YARATMAK
Tüm dünyada sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin şekillendirdiği ikiz bir dönüşüm yaşanıyor. Siz kendi şirketinizde bu dönüşümü nasıl yaşıyorsunuz?
İş dünyası kendine hedef olarak kuzeyi seçtiyse, bunun en kolay yolu kutup yıldızını takip etmek. Ve bugün için iş dünyasının iki kutup yıldızı var: Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme. Bunlar olmadan zaten hedefe ulaşmak mümkün değil. Yıldız Entegre bünyesinde, biz bu alanlardaki çalışmalarımıza da çok erken başladık ve özellikle pandemi sürecinde bunun avantajlarını ciddi şekilde yaşadık. Sektörde herkesin satışa odaklandığı dönemde biz dedik ki; ‘Biz ilk önce altyapımızı güçlendirelim. Dijitalleşelim. Sürdürülebilirliği odağımıza alalım.’ Dünyanın dönüştüğünü gördük, nereye gittiğini gördük ve kendi sektörümüzde de buna göre çok iyi pozisyon aldık.
Çok uzun bir süredir; ‘Ağacın İzinde’ yaklaşımıyla aslında Yıldız Entegre’nin sürdürülebilirlik konusuna bakış açısını vurgulamaya çalışıyoruz. Bu aslında bir nevi farkındalık çalışması. Bunun altında da yine sektörde öncü olan çok farklı çalışmaları hayata geçirdik. Bu yolda da devam ediyoruz. Diğer yandan, Yıldız Entegre olarak son yıllarda dijital dönüşüm süreçlerine çok büyük yatırım yaptık. İnovasyonu temel alan yaklaşımımızla bir yandan üretim süreçlerimizi geliştirirken bir yandan da pazarlama alanında müşteri deneyimini güçlendirecek adımlar atıyoruz. Geçtiğimiz dönemde dijital katalog yönetim sistemini tüm ürün gruplarında devreye aldık ve 3D Kartela ve Sanal Showroom gibi sektörde öncü çok sayıda uygulamayı hayata geçirdik. Yine ‘Çek, Seç, Uygula’ çözümümüzle dijital taraftaki varlığımızı güçlendirdik. Bunun gibi çok sayıda çözümü hali hazırda geliştiriyoruz. Aslında burada yapmak istediğimiz, ‘Fiziki olarak üreten ama her daim dijital düşünen’ bir marka kültürü yaratmak.
O MERDİVENLER TEK TEK ÇIKILACAK
Aile şirketinde çalışmanın zor ve avantajlı yönlerini nasıl tanımlarsınız? Kendinizi şanslı görüyor musunuz bu açıdan?
Kesinlikle… Kendimi çok şanslı hissediyorum. Bugün dedem ve dayılarım şirketlerin yönetimini üstlenmiş durumdalar. Onlardan her gün bir şeyler öğreniyorum. Her gün… Dışarıdan baktığınızda şu belki garip gelebilir… Patronun torunu, yeğeni işe geliyor ve iletişim departmanında en alt seviyeden işe başlıyor. İster istemez ilk günlerde bir gariplik oluyor. Ama bunu ailem o kadar güzel yönetti ki; benim yöneticilerime bu alanda o kadar net bir yaklaşım ortaya koydular ki bir süre sonra o gariplik bence tamamen ortadan kalktı. Ben işime odaklandım, ekip arkadaşlarım işlerine odaklandı, yöneticilerim işlerine odaklandı. Bu bizim şirkette, ailede çok önemli bir konu. O merdivenler tek tek çıkılacak… İkişer ikişer, üçer üçer çıkmak yok. Kan bağı seni bir yere getirmez, bilgin, vizyonun, çalışma tutkun getirir. Bunlar benim de sonuna kadar benimsediğim değerler.