FATOŞ KARAHASAN
Yüksek bir tepeden Mezopotamya’ya bakan, “Gündüz seyranlık, gece gerdanlık” yapısı, dar sokakları, taş evleriyle Mardin başka hiç bir yere benzemez. Mardin’in kalesini, camilerini, kiliselerini, geceleri bir denizi andıran uçsuz bucaksız Mezopotamya Ovası’nın ışıklarını bir kez gören onu kolay kolay unutamaz. Murathan Mungan gibi Mardin’de yaşamış olanlar içinse şehir anılardaki canlılığıyla her zaman yaşamaya devam eder.
Haziran ayında, Mesa Hoding’e ait olan Cemil Paşa Köşkü’nde ‘Çokkültürlü Kentler’ temasıyla düzenlenen ‘Atlas Tarih Buluşmaları’nın konuğu yazar Murathan Mungan’dı. Türk şiiri içinde çok önemli bir yeri olan, tiyatro oyunları, senaryoları, öyküleri, denemeleriyle belleğimiz ve yüreklerimizde özel yeri olan Mungan’dan kendi Mardin’ini dinledik.
İstanbul’da doğan, ilk, orta ve lise eğitimini Mardin’de tamamlayan Murathan Mungan, üniversite için Ankara’ya geldikten sonra da zihninde ve kalbinde Mardin’de yaşamaya devam etmiş.
GEÇMİŞİMLE MÜSTERİHİM
Öyle ki Mardin’e duyduğu aşk okurlarını bile etkiliyor. Mardin’e gitmek, Mungan’ın anlattığı mekanları yerinde görmek o havayı solumak arzusu uyanıyor okurlarında.
Bir anlamda kentin elçisi olarak, kendi ifadesiyle Mardin’in ona kattıklarını o da kente, insanlara, dünyaya geri veriyor. Ne demek istediğini ise güzel bir anısıyla anlatıyor: “1997 yılında ilk baskısı yapılan Paranın Cinleri hem çocukluğumla, hem büyüdüğüm kültürle, iklimle, şehirle birinci defterimi kapatmak anlamına geliyordu.
Aslında her yazar olmasa bile, pek çok yazar günün birinde anılarını yazmak ister. Öncelikle kurtulmak, ödeşmek, yüzleşmek, içine bakmak ve yaşadıklarını gözden geçirmek için. Kitap ilk çıktığında çok sevildi. Çok okundu. Ama onunla ilgili bir anekdot aslında ne yaptığımı bana gösterdi. Antep’teki bir imza gününden dönüyordum.
Adana havaalanına vardığımda, önümde bir otobüs durdu ve içinden kalabalık bir kadın grubu indi. Hepsinin koltuğunun altında ‘Paranın Cinleri’ kitabı vardı. ‘Bu bir şaka mı? Bir film mi? Başka bir evrende miyim’ diye düşündüm. Meğerse Mardin turu yapan bir ekipmiş. Mardin’deyken herkes ‘Paranın Cinleri’ni almış. Onu okuyarak gezmişler Mardin’i. Orada, havaalanın girişinde, korsan bir imza günü yaptık. Daha sonraki yıllarda da buna benzer şeyler yaşadım. Bir yazar olarak geçmişimle, çocukluğumla, memleketimle ilişkimde müsterih oldum. Bu benim için kıymetli bir kavramdı.”
ORTAK SÖZLER VE EZGİLER
Murathan Mungan ailesinin köklerinin olduğu kentle kurduğu derin ilişkinin çocukluğunda başladığını da “Mardin’in kıymetini içinde yaşarken de anlıyordum. Şimdinin kelimelerine sahip değildim ama hislerine sahiptim, biliyordum. Ben başka türlü bir şehirde yaşıyordum” sözleriyle ifade ediyor. Ve devam ediyor anlatmaya: “2015’te ‘Harita Metod Defteri’nde geri kalanlarını yazmaya çalıştım. Yıllar bana suya attığım taşın halka halka yayıldığını gösterdi. Bugün pek çok insan o kitaplardan yola çıkarak, Mardin’e gitti. Kenti tanıdı, tanıttı.”
Murathan Mungan, Mardin’in çok kültürlü yapısının bir kardeşlik mirası oluşturduğunu ve bu özgün yapının korunması gerektiğini vurguluyor ardından…“Aynı topraklarda büyüyen insanların kulaklarında kalan sözler, sesler, ezgiler… Onların ortak ruhu ve duyarlılığı beni çok ilgilendiriyor. Bu çok yaşatılacak ve sürdürülecek bir şey” diyen Mungan ‘toprak kardeşliği’ kavramının değerine dikkat çekiyor.
Mungan’ın çocukluk anıları içinde Mardin’de sıcak yaz akşamlarında serin avlularda uyuduğu gecelerde gökyüzünde seyrettiği yıldızlar ve gündüzleri rüzgarda süzülen uçurtmaların da özel bir yeri var: “Avluda yatarken, hep yıldızlara dokunacakmışım gibi hissederdim kendim. Bir daha yıldızlar hiç o kadar parlak olmadılar benim için. Gündüzleri ise uçurtmalar dikkatimi çekerdi.”
Sıra şarkı sözlerine geliyor… Şarkı sözlerini yazarken bir resimden, bir imgeden yola çıktığını söyleyen Murathan Mungan, yıldızlardan, rüzgarlı bir akşam vaktinden söz ettiği ‘Aşk Yeniden’ şarkısının öyküsünü şu cümlelerle ifade ediyor: “Bana bir beste geldiğinde, şarkıyı başlatan bir resimdir, bir imgedir. Örneğin Derya Köroğlu bana bestesini getirdiğinde daha çalar çalmaz gözümde ‘Akdeniz’in tuzu’ imgesi canlandı. Sözler de o imgeden gelişti.”
DERİN VE ZENGİN BİR GECE
Murathan Mungan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Çokkültürlü Kentler’ başlıklı etkinliğin ev sahibi Kuzguncuk’taki Mesa Hoding’e ait olan Cemil Paşa Köşkü’ydü. Mesa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu’nun da katıldığı gecenin teması Mardin olunca, yıllardır Mardin’de fotoğraf çeken, mekanların öykülerini, Mardin’in ve bölgenin tarihini araştıran Mardinli fotoğraf sanatçısı Amar Kılıç, çocukluğu Mardin’in damlarında uçurtma uçurarak geçen, ödüllü uçurtma tasarımcısı Zahit Mungan ve Yıldızlara Yakın Şehir Mardin ve 1950 Mardin Şehrinin Biyografisi gibi kitapların da yazarı olan tarihçi Sadettin Noyan’ın bakış açılarıyla da derinleşti, zenginleşti gece...