Tunç DİPTAŞ
1992 yılında Dr. John Gottman hatırı sayılır bir çalışmaya imza attı. Yaptığı bu çalışma psikoloji alanında büyük yankı uyandırdı ve onun üne kavuşmasında da büyük rol oynadı.
52 evli çiftle görüşme gerçekleştiren Dr. Gottman onlarla sadece 15 dakika konuşarak çiftlerin evliliklerinin devam edip etmeyeceği konusunda tahminde bulundu ve %94 oranında doğruluk payına ulaştı.
Bu başarıyı nasıl elde ettiği kendine sorulduğunda şu cevabı verdi: “Evli çiftlerin birbirlerine söyledikleri sözleri dinlediğiniz zaman onların yakın zamanda boşanıp boşanmayacaklarını anlarsınız. Birbirlerine karşı olumsuz sözcükler kullanan kişilerin evlilikleri de uzun sürmüyor.”
Dr. John Gottman bu sözleriyle profesyonel ya da kişisel hayatımızda kullandığımız dilin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor ve şuna dikkat çekiyor: “Yaptığımız araştırmalar profesyonel ya da kişisel ilişkide olan insanların ilişkilerini sağlıklı şekilde devam ettirebilmeleri için birbirlerine söyledikleri sözlerin %80 oranında olumlu olması gerektiğini gösteriyor. Yani ilişkinin devam etmesi için söylediğiniz her olumsuz söze karşılık beş olumlu söz söyleyerek güzel duygular yaratmayı bilmelisiniz.”
Yapılan diğer araştırmalar da Dr. Gottmann’i destekliyor. Bireylerin sürekli kullandıkları sözcüklerden yalnızca bir tanesini olumsuzdan olumluya çevirmelerinin duyguları pozitif yönde değiştirdiğini gösteriyor.
Bu ve bunun gibi araştırmalar yıllar önce dikkatimi çekmişti ve bu yüzden bilinç dışı söylediğimi fark ettiğim aşağıdaki cümleleri o yıllarda rafa kaldırmıştım: “Bu işi başaracağıma inanmıyorum. Ne kadar aptalca davranıyorum. Ben başarılı birisi değilim, sürekli hata yapıyorum. Bu problemin çözüleceğine inanmıyorum. Neden hep kötü şeyler benim başıma geliyor? Hayat çok zor. Henüz çok gencim.”
KELİMELERİNİZİ DÜŞÜNEREK SEÇİN
Gerek iş gerek özel yaşamımızda bizi olumsuz etkileyen bu ve bunun gibi sözler farkında bile olmadan enerjimizi aşağı çekiyor, hayata daha dar bir çerçeveden bakmamıza neden oluyor. Önce duygularımızı sonra hayata bakışımızı kötü yönde etkiliyor. Üstelik söylenilen her kötü söz farkında olmadan etrafımızdakileri de etkiliyor ve onların da hayatının bir parçası haline geliyor. Tıpkı bir hastalık gibi yayılıyor.
Tek bir söz dahi beynimizi, duygularımızı bu kadar etkiliyorsa, söylediklerimiz bu kadar önemliyse kendimizi bu konuda nasıl geliştirebiliriz?
-
Gün içerisinde rutin olarak söylediğiniz sözcüklerin farkına varın. Birisi size “nasılsın” diye sorduğunda otomatik olarak verdiğiniz cevap “fena değil” ya da “yuvarlanıp gidiyoruz” oluyorsa, bunun yerine “çok mutluyum” veya “çok iyiyim” diyebilirsiniz. “Neden kötü şeyler hep benim başıma geliyor” demek yerine “bunda mutlaka benim için bir iyilik vardır” diyerek beyninizi daha olumlu düşünmeye yönlendirebilirsiniz.
-
Sürekli kullandığınız olumsuz bir sözcük belirleyin. Bu sözcüğü olumlu veya eğlenceli hale getirip günlük yaşamda kullanın. Mesela, ‘yorgunum’ yerine ‘az enerjim kaldı’, ‘aptalca’ yerine ‘akıllıca değil’ kelimelerini koymayı deneyin.
Gerçekler nereye odaklandığımız ve odağımıza takılanları hangi sözcüklerle ifade ettiğimizden ibarettir. Sözcükler duygularımızı harekete geçirir. Duygularımız da hayata anlam vermemizi sağlar.
Sözcüklerin gücünü asla hafife almayın.
Gerçekler nereye odaklandığımız ve odağımıza takılanları hangi sözcüklerle ifade ettiğimizden ibarettir. Sözcükler duygularımızı harekete geçirir. Duygularımız da hayata anlam vermemizi sağlar.