Fatoş BOZKUŞ
İşi gereği son on yıldır hayat gayesi teknolojik girişimlere yatırım yapmak olan Revo Capital Kurucu Ortağı Cenk Bayrakdar, tam bir hız tutkunu. Ancak kontrolsüz hızın kendisini hiçbir zaman cezbetmediğini söyleyen Bayrakdar, bu nedenle düzenli aralıklarla İstanbul Park’taki Porsche sürüş deneyim etkinliklerine katılıyor. Las Vegas’a fuar için gittiğinde ise Exotic Cars pistine giderek dünyanın en hızlı arabalarını deneyimlediğini anlatan Bayrakdar, tekne merakından da bahsediyor.
İlk olarak 12 yaşında tekneyle tanışan Bayrakdar’ın hayali ise tekneyle Adriatik tarafına geçmek. “Ancak tüm seyahati tekneyle yapacaksak o seyahat için sanırım emekliliğimi beklemem gerekecek” diyor. Tabi bu söz Bayrakdar’ın emeklilik sonrasında iş hayatını bırakacağı izlenimi yaratmasın. Çünkü kendisinin emeklilik planında bir tekne charter şirketi kurmak var.
“Bugün tekrar üniversite yıllarına dönecek olsa yazılım ya da veri bilgi üzerine okuyup kendi start-up’ımı kurardım” diyen Bayrakdar’la iş dışı konuştuk.
Sizin Robert Kolej’in ardından İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’ni bitirdiğinizi ardından ise Amerika’da yüksek lisans yaptığınızı biliyoruz. Sanırım oldukça başarılı bir öğrenciydiniz?
İstanbul’da doğup babamın işi dolayısıyla 2 yaşından itibaren Bursa’da okudum. Tek çocuğum. Aslında her zaman dersleri çok ciddiye alan, aileme hiç yansıtmadan kendini hazırlayan bir öğrenciydim. Çok ders çalışmazdım ama sınıfta çok dikkatli ders dinlerdim. Bunun dışında Bursa’da hatırladığım en keyifli çocukluk anım apartmanımızın arka bahçesindeki zeytin ağacına tırmanarak saatlerce uzay yolu oynamamızdır.
Bugün yeniden lise yıllarınıza dönseniz, nasıl bir eğitim ve kariyer planı yapardınız?
Elektronik Mühendisliğini babamı mutlu etmek için üniversite sıralamasında ilk sıralarda yazmıştım. Master için ise Amerika’ya ilk önce Tıp Elektroniği okumak için gitmiştim. Daha sonra baktım tıp elektroniği okuyanlar ağırlıklı olarak tıbbi cihaz mümessilliği alıyorlardı, yani bu kadar güzel bir dalda okumanın Türkiye’de o dönemde ne yazık ki karşılığı yoktu. Bende her zaman ilgimi çeken Finans ve Endüstri mühendisliğine çevirdim master konumu. Bu gün olsa yazılım mühendisliği, veri bilimi konularında derinleşmeye çalışırdım. Daha sonra bir girişimcilik masterı yapar kendi start-up’ımı kurardım. Bizim zamanımızda büyük şirketlere girmek çok değerliydi, şimdi ise yaratıcı olma ve kendi start-up’ını kurma dönemi...
Sizin otomobillere ve hıza merakınızı duymuştuk. Üniversite yıllarına mı dayanıyor bu merak?
Evet. Üniversiteye başladığımda babamdan araba almasını istediğimde bana sana istediğin herhangi bir arabayı alacağım ancak ben sadece paranın yarısını vereceğim demişti. Ne güzel söylemiş. Ben üniversite yıllarında İTÜ’de okurken bir çok gence sınıf geçmeleri ya da üniversite kazanmaları için ders veren başarılı bir öğretmen oldum. Ve biriktirdiğim para ile babama gittim o da sözünü tutmuştu; beraber o dönem çok ünlü olan bir Renault 5 Alpine almıştım. Bu nedenle ben arabalara çok düşkünümdür, en sevdiğim marka Porsche’dir. Özellikle cabrio modellerini çok severim. Benim için otomobil bir tutku.
Hız yapar mısınız?
Hızlı araba kullanmayı çok seviyorum, ancak kontrolsüz hız beni hiçbir zaman cezbetmemiştir. Düzenli aralıklarla İstanbul Park’taki Porsche sürüş deneyimi etkinliklerine katılıp çeşitli model Porsche’leri pistte denemekten büyük keyif alıyorum. Ayrıca en keyif aldığım aktivitelerden biri de her yıl CES fuarına Las Vegas’ta katıldığım günler sırasında şehrin dışındaki Exotic Cars pistine giderek dünyanın en hızlı arabalarını deneyimlemek. Burada kiraladığınız araç ile yarış pistinde 5 tur atıyorsunuz, hayal edebileceğiniz her araç var. Tutkunlara tavsiye ederim.
Tekneniz olduğunu biliyoruz. Ne zaman başladı teknelere ilginiz?
Teknecilik ile tanışmam 12 yaşında olmuştu. Babam 6 beygirlik motoru olan 3 metre bir kayık almıştı bana, adını Cenk Kaptan koymuştuk. Benim için vazgeçilmez bir eğlence ve tutku olmuştu. Yıllar sonra, ilk teknemi 8 yıl önce aldım ve o günden beri de benim için yine bir tutku haline geldi. Yeni bir şeyler öğrenmek çok hoşuma gidiyor.
Kendiniz mi kullanıyorsunuz?
Evet, tekne kullanmaktan çok hoşlanıyorum. Ancak pandemi nedeniyle son iki yılda teknede geçirdiğimiz süre çoğaldığı için genelde kaptanımız tekneyi kullanıyor. Benim gün içinde çalışmam gerekiyor.
Şu an kullandığınız tekne kaçıncı tekneniz?
Şu an kullandığımız tekne 3’üncü teknemiz. Yarı trawler, spor, fly gibi birçok değişik tip denedikten sonra mevcut teknemizde karar kıldık. Deniz çok farklı bir ortam olduğu için marka ve model denizdeki konforunuz açısından çok belirleyici oluyor.
Ne sıklıkla denize açılıyorsunuz?
Son iki yıl COVID nedeniyle kapanmalarda ve yazın büyük bir bölümü teknede yaşadık. Çok güçlü 2 adet sim kartlı router ve yazıcımı alarak ofis ortamını teknede kurdum ve tekneden çalıştım. Çok da keyifli ve verimli olmuştu. En güzeli de toplantılar bitince suya atlayıp günün yorgunluğunu unutmaktı.
Tekneyle gitmeyi planladığınız yerler var mı?
Tekneyle Adriatik tarafına geçmeyi çok istiyoruz, ancak tüm seyahati tekneyle yapacaksak o seyahat için sanırım emekliliği beklemem gerekecek.
Sporla aranız nasıl?
Haftada 2 gün pilates, bir gün ağırlıklarla spor yapıyorum. Ayrıca senede 1 ya da 2 kere kayak yapmaya çalışıyorum. Gençlik yıllarımda yapmaktan zevk aldığım bir tek bu spor kaldı. Onu da ancak bir dizime özel aparatlar takarak yapabiliyorum. Basket ve tenisi aynı nedenle yıllar önce bırakmak zorunda kaldım.
Bir çocuğunuz olduğunu biliyoruz. Birlikte en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Çocuk konusunda çok şanslıyım, çok iyi anlaştığım ve yakın olduğum 23 yaşında bir oğlum var, adı Sarp Can. Uzun uzun konuşmaktan, beraber araba sürmekten, seyahat etmekten çok keyif alıyoruz.
Birlikte takip ettiğiniz bir spor branşı var mı?
Oğlumla ben gönülden Fenerbahçe taraftarıyız. Ancak o benden çok daha koyu diyebilirim. Onun hararetli futbol sohbetleri ve onunla birlikte maçlara gitmek de bana büyük keyif veriyor.