Özge YAVUZ
COVID’le birlikte erkeklerin de hayatına giren ‘rahat giyinme’ trendi, yavaş yavaş yerini yeniden şık giyinme isteğine bıraksa da, aslında ortaya karışık bir tarz çıktı. Damat Tween ve D’S Damat markalarını çatısı altında toplayan Orka Holding de, şık ve rahat giyim denkleminin sonucunda hibrit ürünler üretmeye karar verdi. Orka Holding Pazarlama Grup Başkanı Büşra Orakçıoğlu, “Kırışmayan takım elbise ürettik, çok satıyor. Hem konforu sağlayan, hem iyi gösteren hem de lüks ürünler sunuyoruz. Çevreci, yüksek performanslı, fonksiyonel yani hibrit ürünlere odaklandık” diyor. Büşra Orakçıoğlu ile tasarım ve moda üzerine…
3 farklı markayı tek çatıda topluyorsunuz. Öncelikle markalarınızın çizgilerinden kısaca bahseder misiniz?
Damat ve Tween iki ayrı marka ama aynı mağazada satılıyor. D’S Damat ise bağımsız bir marka. Damat; kalite ve ürünün performansına önem veren ama bunu da akılcı fiyatla sunan bir marka. Dolayısıyla lüksü devasa paralar ödeyerek değil de mantıklı fiyatlarla yakalayabileceğiniz bir çizgisi var. Tween; kaliteye ve gustoya önem veren, trendi belirleyen ve daha çağdaş olan markamız. Damat’ta bizi sınırlayan bazı klasik kesimleri, Tween’le müşteriye daha radikal kalıplar, daha radikal modellerle sunabiliyoruz. Çünkü şunu gördük ki, müşterimiz aslında Damat Tween diye ayırmıyor. Belli ürün gamında klasik olmak isterken bazı ürün gruplarında da daha radikal olmak istiyor. Model açısından biraz daha risk almayı, cesur giyinmeyi, renk katmayı seven bir müşteri kitlesi var Tween’in. D’S Damat ise moda ve kaliteyi daha ulaşılabilir fiyatlarla sunan markamız.
Tasarım faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Covid’le beraber aslında lüks kavramına bakış açımız değişti. Yani artık müşterinin hayattaki performansını artıracak ürünün lüks olduğunu farkettik. Ve buna da yatırım yapmaya başladık. Bazı Ar-Ge çalışmalarına Covid’den önce başlamıştık, hızlandırdık. Ortaya, teknik, hibrit ürünlerimiz çıktı. Mesela bütün markalarımızda, kırışmayan takım elbise ürettik. Bir iş adamı sabah bu takım elbisesini giyip toplantısına gidebilir, ardından ceketini bir poşete koyup, o gün içerisinde üzerine daha rahat bir t-shirt ya da kazak giyebilir, akşam yeniden poşetten ceketi çıkarıp bir yemeğe, davete gidebilir. Takım elbise kesinlikle buruşmuyor.
Sanıyorum yıllar önce buruşmayan ve leke tutmayan gömlek de üretmiştiniz?
Evet, o, çok daha önce yapılan bir üründü. Biz bunun üzerine nasıl daha fazlasını yapabiliriz dediğimiz noktada, takım elbiseye yatırım yapmaya başladık. Bu alanda yaptığımız inovatif gelişme sadece bize ait.
Tasarımda rakiplerinizden daha çok fonksiyonel ürünlerle mi ayrışıyorsunuz?
Bu alanda yeni projeler var mı? Elbette, şimdi bunu üzerine ne katabiliriz diye çalışıyoruz. Ancak bunun dışında yeşil mutabakat sonucu geliştirmemiz gereken yeşil üretim ve sürdürülebilirlik konusu var. Biz bu ürün geliştirmedeki teknolojik dönüşümü, yeşil dönüşümle beraber yürütüyoruz. Örneğin şu an mağazalarımızdaki takım elbiselerimizin yüzde 40’ı geri dönüştürülmüş pet şişelerden yapılıyor. 5 yıl önce bu projeye başladığımızda koleksiyonun sadece yüzde 10’uydu. Ayrıca mağazalarımızı yeşil mağazalara çevirmeye çalışıyoruz. Üretim ve merkezi ofislerde de döngüsel tüketime hizmet etmeye çalışıyoruz. Giresun’daki 3.fabrikamızı yeşil fabrika olarak yapıyoruz.
Yani hem üretim hem de tasarımda yeni dünya düzenine adapte olmak için çalışmalarını artırdınız. Bunun size geri dönüşü nasıl olacak sizce?
Yeni dünyada müşterinin ihtiyacı bu yönde olacak. Yani artık akıllı gardroplar yapılması isteniyor. Yeni jenerasyonun da talep ettiği bu. Hedefi olmayan, misyonu olmayan, bir vizyon peşinde koşmayan markaları tercih etmeyecekler. Sadece ürün yapmanın kıymeti kalmayacak yeni dünyada. Bir hedefi ve vizyonu olan marka yaşayacak. Biz de yeşil üretim yapan aynı zamanda akıllı- hibrit ürünlerle teknolojiye yatırım yapan bir markayız.
Yılda kaç model geliştiriyorsunuz?
Dünyada moda sektörü o kadar hızlı tüketime geçti ki, normalde 2 sezon üretilirken şu an 4-6 sezon üretiyoruz. Şu anda bizim bir sonraki kışın bütün modelleri showroom’da. Tasarım ekibinde 20 kişiyiz. Sezon başı Damat için 600 model, D’S Damat için ise bin 200 model geliştiriliyor.
80 ülkede 197 mağazanız var. Tasarımdaki globalliği nasıl sağlıyorsunuz?
Bizim modellerimiz 4 mevsim ve beden olarak da evrensel bir skalaya sahip. Biz aynı anda hem Rusya’ya hem Latin ABD’ye satabiliyoruz. Hem kışlık, hem ince ürünlerimiz var. Koleksiyonun mevsimselsizliği çok kıymetli bir şey. Öyle akıllı ürünler yapabiliyoruz ki, örneğin ince bir mont ama sizi hem kışın sıcak tutabiliyor hem de bahar aylarında vücut ısısını koruyabiliyor.
Sizce Türk erkeklerinin giyim tarzı nasıl?
Şık giyiniyorlar. Türk erkekleri ciddi anlamda görünümlerine yatırım yapıyorlar. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Zaten Damat markasının bu kadar çok büyümesindeki sebep de Türk erkeğinin daha çağdaş, modern görünümü yakalamak istemesiyle bağlantılı. Modanın merkezi İtalya’da çok hızlı büyüyoruz. Demek ki bizim getirdiğimiz gusto o kadar iyi ki, bizi tercih ediyorlar.