CEYHUN KUBURLU
Yıllardır Türk futboluyla ilgili en büyük eleştirilerden biri kuşkusuz ki üretim… Kulüplerin özkaynak düzeniyle ilgili problemler, sistemsizlikler ve yatırım eksikliği hiç şüphe yok ki çok sayıda yıldız adayının parlayamadan yok olmasına neden oldu. Ancak son yıllarda bizim göremediklerimiz, daha doğrusu hak ettiği değeri veremediklerimiz Avrupa kulüpleri için adeta madene dönüştü. Çok erken yaşta keşfedilen yetenekler birer birer Avrupa’nın önemli liglerinde boy göstermeye başladı. Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü, Zeki Çelik, Merih Demiral, Ozan Kabak, Ahmet Can Kaplan dev kulüplerin gözdesi haline geldi. Haliyle Türkiye’deki genç yetenekler, futbol gözlemcileri için cevherleşti. Bu saydığımız isimlerin belki de hepsinin önüne geçecek bir yeteneğe sahibiz artık: Arda Güler…
Adı duyulduğu ilk günden bu yana taraflı tarafsız herkesin ilgiyle izlediği bir süperstar adayından bahsediyoruz. Onu korumak isteyerek oynatmayan hocalarına karşılık her an sahada olmasını isteyen milyonlarca insan var. Peki, Arda nasıl keşfedildi? Gelin hep birlikte ona bakalım… Bakalım çünkü Arda Güler, Türk futbolu için ilerleyen yıllarda bir model oluşturacak, onun gibi yeteneklerin nasıl önce Türk futboluna kazandırılıp sonra ise Avrupa’ya ihraç edileceğine ışık tutacak. Gençlerbirliği yaz okulunda başlayan ve yeteneğinin görülmesiyle birlikte hemen altyapıya monte edilerek tohumları atılan bir çiçek aslında Arda Güler... Başkent ekibinin Türk futboluna sayısız yıldız kazandırılan altyapısında kısa kısa sürede ışıl ışıl parlayan Arda Güler’in adı Fenerbahçe altyapısı dönemin sorumlularından Serhat Galimane’ye geliyor ilk olarak. Oyuncuyu merak ederek bizzat izleyen genç futbol adamı, “Kesinlikle transfer edilmesi gereken bir yetenek olarak” yorumluyor 15 dakikalık izlemenin ardından.
Fenerbahçe Yönetimi de geri durmuyor, hızla Gençlerbirliği’nin kapısını çalıyor. Duayen başkan İlhan Cavcav’ın vefatının ardından cazibesini de gücünü de kaybetmeye başlayan Gençlerbirliği’ndeki ekonomik sorunlar Fenerbahçe’nin ilgisinin kısa sürede resmiyete dönüşmesini sağlıyor. Hem de bugün konuşulan rakamlarla kıyaslandığında adeta çekirdek parasına, sadece 400 bin TL’ye bitiriyor Sarı-Lacivertliler bu transferi. Gençlerbirliği yönetimi ise minik yıldız adayının potansiyelinin farkında ve bir Cavcav geleneği olarak sonraki satışından yüzde 25’lik parayı satış sözleşmesine yazdırıyor. Beklendiği gibi Arda Güler çok çabuk bir şekilde Fenerbahçe altyapısının pırlantası oluyor. U15’teyken U17 takımının en önemli oyuncusu, U17’deyken U19 takımının yıldızı oluyor. Yani bugün A Milli Takım’la ilk 11 çıkarken sanki yıllardır Ay-Yıldızlı formayı giyiyor dedirten çocuk aslında futbola başladığı günden bu yana hep kendisinden büyüklerle ve zorlu rakiplerle mücadele ediyor, olgunluğu da buradan geliyor.
Fenerbahçe’nin büyük umutlar beslediği bir diğer isim olan Ömer Faruk Beyaz’ı elden kaçırdığı için yönetim Arda konusunda çok özenli hareket ediyor. Tabi ki ailesi de Arda’yı koruyacak şartlarla beziyor sözleşmesini. Ve Arda sahada süre bulduğu her saniyeyi bir resitale dönüştürerek Fenerbahçe’nin olduğu kadar Türk futbolunun da en değerlisi olmayı başarıyor. 5 yıllık bir hikaye… Real Madrid ve Barcelona saha dışında onun için tam anlamıyla bir El Classico mücadelesi verdi, Real galip geldi. Üretmenin, üretilenin pazarlanabilmesinin ve sonuca ulaşabilmenin belki de en değerli olduğu bir dönemde Fenerbahçe sadece 400 bin TL harcadığı Arda Güler’i 23 milyon Euro’ya, yani yaklaşık olarak 700 milyon TL gibi bir rakama satmaya hazırlanıyor.
Fenerbahçe, Arda konusunda sözleşmesiyle ilgili süreç boyunca yapılabilecek her şeyi yaptı. Sarı-Lacivertliler’in bu dönemdeki en büyük avantajı ise genç yıldızı transfer ederken Gençlerbirliği’nin kontrata yazdığı yüzde 25’lik payın geri alınmasıydı. Transfer tahtasını açabilecek parası olmayan Başkent ekibi çareyi Arda’nın hakkını satmakta buldu ve Sarı-Lacivertliler, takasta oyuncular da içeren bir anlaşmayla bu payı da bünyesine kazandırdı.
