İpek YEZDANİ – DİPLOMASİ SOHBETLERİ
İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu ve Doğu Avrupa ve Orta Asya Ağı (EECAN) Ticaret Müsteşarı Judith Slater karantina günlerini Beyoğlu’ndaki İngiliz Konsolosluğu’nun tarihi binasında geçiriyor. Ekmek almak için Balık Pazarı’ndaki fırına giden, konsolosluk çalışanlarıyla kurduğu kitap kulübünde Orhan Pamuk, Sabahattin Ali gibi Türk yazarları okuyan Slater, “İstiklal Caddesi’ni boş görmek beni üzüyor” diyor.
Bu karantina günlerinde evde nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Ne yazık ki, COVID-19 pandemisi nedeniyle tüm dünya bir halk sağlığı acil durumuyla karşı karşıya. Öncelikle, Türkiye’de, İngiltere’de ve dünyanın dört bir yanında virüsten etkilenen hastaları iyileştirmek için uzun vardiyalar boyunca çalışan tüm doktorlara ve sağlık çalışanlarına en içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ayrıca, sevdiklerini kaybeden herkese de başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
UZAKTAN ÇALIŞMAYA ÇABUK ALIŞTIK
Özellikle başkalarını kurtarmak için her gün kendi hayatlarını riske atan doktorlara ve sağlık çalışanlarına baktığımda, virüsten uzak durmaya çalışırken bir yandan da gerek kişisel gerekse profesyonel açılardan üretken olmak için çok uğraştığımız kendi konfor bölgemizde aslında çok şanslı olduğumuzu görüyorum. Ayrıca, bir kaç ay önce hiçbirimizin gündeminde olmayan uzaktan çalışma modeline de çok çabuk alıştık.
Evde, iş saatleri dışında kendime kalan boş zamanımda, eşimle ve 16 yaşındaki oğlumla vakit geçirmeyi; İngiltere’de üniversitede okuyan 19 yaşındaki kızımla konuşmayı seviyorum. İstanbul’un yoğun trafiğini kesinlikle özlemiyorum ve bugünlerde Konsolosluğun güzel bahçesinde yürümek için çok daha fazla vakit bulabiliyorum.
BALIK PAZARI’NDAKİ FIRINDAN EKMEK ALIYORUM
Ayrıca Konsolosluktaki bazı meslektaşlarımla bir kitap kulübü kurduk ve iki haftada bir sanal ortamda buluşup okuduğumuz kitabı tartışıyoruz. Şu ana kadar Türk yazarların üç kitabını bitirdik: Orhan Pamuk’un ‘Kırmızı Saçlı Kadın’, Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’ ve Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı romanları. Sanırım benim favorim Pamuk oldu ama tüm kulüp üyelerimiz buna katılmıyor dolayısıyla tartışmalarımız oldukça canlı ve keyifli geçiyor. Sokağa çıkma yasağı olduğu zamanlarda, Balık Pazarı’ndaki fırından ekmek almaya gidiyorum ve bu sayede de köpeğim Jasemin’i yürütme imkânı buluyorum.
İstanbul’da en çok nereye gitmeyi özlüyorsunuz?
- Beyoğlu sinemalarına gitmeyi özlüyorum: İstiklal Caddesi benim en sevdiğim yerlerden biri ve zaman zaman İstiklal’de yürüme lüksüne sahip olabiliyorum. Ama bu kadar canlı olan bir caddeyi boş görmek beni üzüyor, dolayısıyla İstiklal’in o canlı normalliğine en kısa süre içerisinde kavuştuğunu görmeyi çok isterim. Umarım sinemalar ve tabii ki restoranlar da yeniden açılabilir. En çok da komşumuz olan ocak başı Yirmi Bir’i özlüyorum. Oraya o kadar çok gittik ki neredeyse aileden sayılıyorduk! Bunların dışında, Kemer Golf Kulübü’nde golf oynamayı özlüyorum. Golf sahasının tepelerden ve ormanın içinden uzayıp gittiği, gerçekten çok güzel bir yer. Kulübün de Belgrad Ormanı’nın da (orada koşu yapmaya bayılıyorum) en kısa zamanda yeniden açılacağını umarım; tabii ki sosyal mesafenin korunması şartıyla.
KONSOLOSLUKTAKİ BÜYÜK PİYANOYU ÇALIYORUM
- Evde ailenizle ne tür etkinlikler yapıyorsunuz?
Aralarında lezzetli salataların ya da Konsolosluğun çok yakınında olan Balık Pazarı’ndan aldığımız taze balığın da olduğu birçok değişik yemeği birlikte yapmaktan çok keyif alıyoruz. Eşim, harika bir aşçıdır ve balıkla yeni yemekler yapmaya da bayılır, mesela ABD’den aldığımız özel bir tütsü makinesiyle balık tütsülemek gibi… Ayrıca yapbozlarımız var: en sonuncusu 1000 parçaydı ve Kapadokya’dan bir fotoğraftı. O kadar zordu ki bitirmem çok uzun sürdü! Ayrıca Konsolosluktaki büyük piyanoda biraz müzik çalıyorum. Sanırım 16 yaşımdan beri doğru düzgün piyano çalmamıştım dolayısıyla oldukça paslanmışım. Neyse ki piyano, Konsolosluktaki dairemizin altındaki katta, yani pratik yaparken ailem beni dinlemek zorunda kalmıyor!
KARANTİNADAN SONRA BAHÇEDE MANGAL YAPACAĞIZ
- Karantina günleri bittikten sonra yapacağınız ilk şey ne olacak?
Çalışma arkadaşlarımla büyük bir “Hoşgeldiniz Partisi” yapmak olacak ama tabii ki sosyal mesafe kurallarına harfi harfine uyuyor olacağız. Sanırım bu partiyi bahçede yaparız ve mangalı da yakarız. Ayrıca uluslararası uçuşlar açılır açılmaz kızımı tekrar görmeyi de dört gözle bekliyorum.
- Karantina günleri diplomatik faaliyetlerinizi nasıl etkiledi?
- Aslında, tüm diplomatik faaliyetlerin, Teams, Zoom ya da telefon üzerinden kendisini ‘yeni normale’ bu kadar hızlı adapte edebilmesi beni gerçekten çok şaşırttı. Her ne kadar ideal olmasa da, sonuna kadar kullanarak teknolojinin faydalarından yararlanıyoruz ve Türkiye’de kalan Birleşik Krallık vatandaşlarının evlerine dönebilmeleri için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bunu yapma yöntemlerimizden birisi, Britanya vatandaşlarına sosyal medya hesaplarımız üzerinden en son uçuş bilgilerini iletmek, yardım için bizlere nasıl ulaşabileceklerini bildirmek ve sokağa çıkma yasakları gibi en güncel gelişmeleri iletmek.
TÜRK HÜKÜMETİ BİZE BÜYÜK DESTEK VERDİ
Türk hükumeti bu süreçte Britanya vatandaşlarının evlerine dönebilmesi için ticari uçakların Türkiye’den çıkışına izin vermek ve yolculara bu seferlerde uçabilmeleri için gereken izinleri çıkarmak gibi pek çok konuda bize gerçekten çok büyük bir destek verdi. Ayrıca, İstanbul’daki yerel makamlarla alınan yeni tedbirler konusunda, özellikle de sokağa çıkmanın yasak olduğu hafta sonları ile ilgili çok yakın çalışmalarımız oluyor.
PANDEMİNİN İLK DALGASININ ZİRVE NOKTASINI AŞTIK
- Şu anda İngiltere’de genel durum nasıl?
- Bilimsel olarak yürütülen eylem planımız, bu salgının kontrol altına alınması, geciktirilmesi, araştırılması ve azaltılmasından oluşuyor. Farklı bir taktik uygulamamız gerektiğini gösteren açık bir bulgu olduğunda, hızlı ve kararlı bir şekilde verilen tavsiyeyi yerine getirdik/getiriyoruz. Dünya klasmanındaki denetleme ve takip kapasitemiz, virüsün yayılmasını ciddi seviyede yavaşlattı ve elimizdeki bulguları yakından incelemeye devam ediyoruz. Bunların dışında alınacak önlemler yine bulgulara göre ve uzmanların tavsiyeleri doğrultusunda alınacak. Ancak tabii ki her ölüm bir insanlık trajedisi ve kaybedilen her hayat için yas tutuyoruz. Öte yandan, Britanya halkı özverili sağlık çalışanlarına ve kilit önemdeki işçilere olan takdirlerini, her Perşembe akşamı onları evlerinin önünde alkışlayarak göstermeye devam ediyor. Şu anda, elimizdeki veriler Birleşik Krallık’ın nihayet pandeminin ilk dalgasının zirve noktasını aştığını gösterirken, temkinli bir iyimserliğe sahibiz diyebilirim.
DAHA FAZLA AÇIK HAVA EGZERSİZİ
Başbakanımız, krizin ikinci aşaması için, karantina ve sokağa çıkma yasaklarında uygulanacak kademeli değişikliğin ana hatlarını belirleyen, üç aşamalı bir koşullu plan uygulanacağını açıkladı. Şu anda, Britanyalıların sosyal mesafe kurallarına uymak suretiyle daha fazla açık hava egzersizi yapmalarına izin vermek ve evden çalışamıyorlarsa ve işe gitmelerinde herhangi bir sakınca yoksa daha fazla çalışanın işe gitmesine izin vermek gibi küçük çaplı değişiklikler yapılıyor. Eğer vaka sayısında düşüş yaşanmaya devam ederse, bu tür kısıtlamalarda daha kapsamlı azaltmaya gidilebilecek fakat vaka sayısında yükseliş olacak olursa, o zaman hükümetin yeni tedbirler alması gerekecek.
TÜRKİYE, HARİKA BİR İŞBİRLİĞİ VE DAYANIŞMA ÖRNEĞİ GÖSTERDİ
- Korona virüs tehdidi, ülkeler arasındaki insani işbirliğini, örneğin Türkiye ve İngiltere arasındaki işbirliğini nasıl etkiledi?
Dünyadaki bütün ülkeler benzer bir mücadele ile karşı karşıya ve birbirimizin tecrübelerinden öğrenebileceğimiz çok şey var. Bildiğiniz gibi Birleşik Krallık, 4 Mayıs’ta gerçekleştirilen ‘Koronavirüsle Küresel Mücadele Uluslararası Bağış Konferansı’nın ev sahiplerinden biriydi. Başbakanımız, konferansta yaptığı konuşmada, koronavirüse karşı verdiğimiz savaşı kazanabilmemiz için, tüm ülkelerin halklarımızın etrafına alt edilemez bir kalkan örmek için birlikte çalışması gerektiğini belirtti ve bunun da ancak bir aşı geliştirilip seri üretimine geçilmesiyle mümkün olabileceğinin altını çizdi. Söylemiş oldukları çok doğruydu: “Bu, virüse karşı insanlığın savaşıdır – bu savaşta birlikteyiz ve birlikte galip geleceğiz”.
4 HAZİRAN’DA KÜRESEL AŞI ZİRVESİNE EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ
Birleşik Krallık, virüsün etkilerini hafifletebilmek ve insanlar için mümkün olan en iyi bakımı sağlayabilmek için yeni teşhis yöntemleri, yeni ilaçlar ve aşı üzerinde çalışıyor. Fakat uluslararası işbirliği, özellikle de insani yardım alanında, olmazsa olmaz bir konu. Pek çok ülkedeki birçok bilim insanı, virüsü yenecek bir aşı bulabilmek için günde 24 saat haftada 7 gün durmaksızın çalışıyor. Bu, ülkeler arasındaki bir yarış değil fakat hayatımızın en büyük aciliyet gösteren ortak çabası.
AŞI İÇİN GENİŞ KOALİSYON ÇAĞRISI
Tam da burada Birleşik Krallık’ın 4 Haziran’da Küresel Aşı Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağını hatırlatayım. İhtiyacı olan herkesin erişebileceği bir aşıyı mümkün olan en kısa sürede geliştirmek temel önceliklerin başında geliyor. Bu nedenle Avrupa Komisyonu ile birlikte biz, uluslararası organizasyonların, şirketlerin ve hükümetlerin uygun fiyatlı bir aşı geliştirmek için geniş bir koalisyon oluşturması çağrısı yapıyoruz. Birleşik Krallık bu pandeminin bir an önce sona ermesi için şu ana kadar 744 milyon Sterlin bağış taahhüt etti ve diğer ülkeleri de kısa bir süre önce gerçekleştirilen ‘Koronavirüsle Küresel Mücadele Uluslararası Bağış Konferansı’nda olduğu gibi katkıda bulunmaları için teşvik ediyoruz.
Türkiye, bu uluslararası çabada zaten oldukça önemli bir rol üstlenmiş durumda. Birleşik Krallık’ta koronavirüs ile mücadelenin en ön saflarında bulunan kilit çalışanlarımız için cömertçe göndermiş olduğu ve hayati öneme sahip kişisel koruyucu ekipman desteği için Türkiye’ye içten teşekkürlerimizi buradan bir kez daha sunmak istiyorum. Bu, gerçekten de bu zor dönemde gösterilmiş harika bir dayanışma ve işbirliği örneğiydi. Aynı zamanda Birleşik Krallık, Türkiye’den ciddi miktarlarda kişisel koruyucu ekipman satın alıyor. Bu, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında yürütülen mükemmel işbirliğinin pek çok unsurundan sadece biri.
Türk makamlarına, şu ana kadar oldukça iyi yönetmekte oldukları bu halk sağlığı krizinde destek vermeye devam edeceğiz. Bu pandemi boyunca birlikte çalışarak zaten güçlü olan ikili ilişkimizi daha da güçlendireceğimize içtenlikle inanıyorum.
İngiltere Milli Takımı’nda kürek çekti
İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Judith Slater, Cambridge Üniversitesi’nde hukuk okudu. 2004-2007 yılları arasında ABD-Texas’ta, 2007-2011 arasında Güney Afrika’da, ayrıca Hindistan ve Avustralya’daki İngiliz temsilciliklerinde görev alan Slater, İstanbul’a gelmeden önce Singapur’da İngiltere’nin Güneydoğu Asya Ticaret ve Yatırım Bölge Direktörü olarak görev yapıyordu. Cambridge Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda üniversitenin kürek takımında yer alan Slater, kısa bir süre için İngiltere Milli Takımı’nda da kürek çekti. Sporcu yönüyle de dikkat çeken Başkonsolos, ayrıca golf ve tenis oynuyor.