İpek YEZDANİ
Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter’la karantina günlerini nasıl geçiriyor? Diplomasi trafiğini nasıl yürütüyor, evde neler yapıyor, bu günler geçince ilk iş ne yapacak?
“Şu anda yaşadığımız bu krizden çıkarılacak çok ders var” diyen Buchwalter, karantina günlerini anlattı.
Karantina günlerini nasıl geçiriyorsunuz, evde neler yapıyorsunuz?
-Şu anda evde geçirdiğim yedi hafta oldu ve kendime yeni bir rutin yaratmaya çalıştım. Fransız Sarayı’nda alt kattaki ofisimi, bir alt kattaki evime taşıdım ve böylelikle ailemi daha sık görme fırsatım oldu, bu da tüm bu krizin iyi tarafı oldu.
İstanbul’da en çok gitmeyi özlediğiniz yer neresi?
-Çukurcuma’da ve benim sevgili Beyoğlu’mda dolaşmayı özlüyorum, aynı zamanda şehrin etrafındaki küçük keşif gezilerimi özlüyorum. Özellikle de Adalar ya da Kanlıca gibi Boğaziçi’nde sevdiğim ve vapurla gidebildiğim yerlere gitmeyi…
Evde ailenizle ne tür aktiviteler yapıyorsunuz, vaktiniz nasıl geçiyor?
-Birlikte daha fazla vakit geçiriyoruz, evde çocuklarla “Uno” adlı kart oyunu oynamayı seviyoruz. Ve ben sürekli çocuklara yeniliyorum! Ya da zeka oyunu olan ve küçük taşlarla oynanan “Mangala” oyununu oynuyoruz. Ayrıca bu süreçte tavlada da kendimi geliştirdim ve tavlada hayatımdaki ilk katmerli marsımı yaptım! Bu süreçte aynı zamanda okumayı istediğim bazı kitapları da okuma fırsatı buldum. Mehmet Ada Öztekin’in Fransa’da büyük sükse yapan “7. Koğuştaki Mucize” adlı filmini seyretmeyi de iple çekiyorum!
Karantina günleri biter bitmez yapacağınız ilk şey ne olacak?
-Vapura atlayacağım, direkt Kadıköy’e gideceğim. Kadıköy’ün dolaşmaktan çok keyif aldığım şahane tezgahların olduğu çarşısında gezeceğim, bir sahafı ziyaret edip Çiya’da Musa Dağdeviren’in harika ve otantik Türk mutfağının tadına bakacağım.
Bu günlerin diplomatik aktiviteler üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
-Fransız Konsolosluğu’nda, temel konsolosluk aktivitelerimize odaklanmış durumdayız: Türkiye’de kalmış olan Fransız vatandaşlarının ülkelerine geri dönmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu konuda, ilgili tüm Türk yetkililerle mükemmel bir işbirliğimiz oldu, bu vesileyle desteklerinden dolayı kendilerine teşekkür etmek istiyorum. Konsolosluk çalışanlarımızla ve meslektaşlarımla da çok fazla video-konferans yapıyoruz.
Türkiye’de yaşayan Fransız vatandaşları bu süreçte ne durumdalar?
-Türkiye’de yaşayan Fransız vatandaşları oldukça rahatlar. Bu virüsle baş edebilmek için Türk yetkililer tarafından alınan önlemlere özenli bir şekilde uyuyorlar ve de normal hayatlarına devam edebilmek için sabırsızlanıyorlar.
Pandemiden çıkarılacak çok ders var
Fransa’da son durum nedir?
-Biz, bu krizin tepe noktasını “peak” geride bıraktığımızı ümit ediyoruz. Aynı zamanda bu virüs acı bir şekilde toplamda çok fazla ölüme sebep olsa da Avrupa’daki bazı komşularımızın da sayesinde, sağlık sistemimizde doluluğun olmasını engelledik. Fransız Hükümeti ayrıca bu krizin ekonomimiz üzerindeki etkilerini hafifletmek için güçlü adımlar attı. Ekonomiye ve en zor durumdaki kesime destek amacıyla 300 milyar Euro tahsis edilmesine karar verildi. Örneğin özel sektördeki 9 milyon işçi devlet ödeneğiyle izne çıkarıldı, bu işçilerin net maaşlarının yüzde 80’ini devlet ödüyor.
Korona virüsü tehdidinin ülkeler arasında, özellikle de Fransa ve Türkiye arasındaki insani yardımlaşma ve işbirliği açısından nasıl bir etkisi oldu?
-Şu anda yaşadığımız bu krizden çıkarılacak çok ders var: Birincisi, bu pandeminin üstesinden gelebilmek için küresel yönetişimi, uluslararası kuruluşları ve çok taraflılığı güçlendirmeye devam etmemiz gerekiyor. İkincisiyse, daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var çünkü hepimiz birbirimize bağımlıyız. Tüm bu konuların ötesinde, Fransa ve Türkiye’nin birlikte çalışmaya kararlı olduklarına güveniyorum.
Çocukluğu ve gençliği Türkiye’de geçti
Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter’in çocukluğu ve gençliği babasının askeri görevi nedeniyle Türkiye’de geçti. Buchwalter, 15 yıl önce Ankara’daki Fransa Büyükelçiliği’nde başkatip olarak çalıştı. Son olarak 2017’de İstanbul’a Fransa Başkonsolosu olarak atanan Buchwalter, akıcı Türkçe konuşuyor, Orhan Gencebay ve Zülfü Livaneli dinliyor, Sait Faik, Orhan Veli, Nazım Hikmet, Orhan Pamuk ve Hakan Günday gibi Türk yazarların kitaplarını okuyor. Oğlunun adını ise şarkıcı Teoman’dan esinlenerek “Teoman” koymuş!