Ocak ayında düzenlenmesi beklenirken, COVID-19 vakalarının artması sebebiyle Nisan’a ertelenen Grammy ödül töreni, bu sene Los Angeles yerine Las Vegas’ta gerçekleştirildi.
Senelerdir bazı müzisyenlere karşı ayrımcı bir tutum izlerken, bazılarına da iltimas geçtiği yönünde eleştirilere maruz kalan Grammy komitesinin bu sene nasıl bir denge tutturacağı merak konusuydu.
Mesela K-pop kültürünün dünyadaki yükselişinde büyük rol oynayan müzik grubu BTS, geçen sene ilk kez Grammy adaylığını kapmıştı. Ana dili İngilizce ya da İspanyolca olan sanatçıların ön planda tutulduğu ‘En İyi İkili veya Grup Pop Performansı’ kategorisinde bu yıl ikinci kez aday gösterilen BTS’in törende canlı performans sergileyecek sanatçılar arasında yer alması da, hayranlara “Bu sefer olacak galiba!” dedirtmişti. Ama BTS, törenden yine ödülsüz ayrıldı. Bu kategorideki ödül sürpriz bir şekilde ‘Kiss Me More’ şarkısıyla yükselen Doja Cat ve SZA ikilisinin oldu.
BTS’NİN HAKKI YENDİ Mİ?
Doja Cat’in konuşması sırasında kameraların özellikle BTS’e odaklanması, hayranlar için bardağı taşıran son damla oldu. Dünyanın en çok albüm satan gruplarından birine yapılan bu muameleye, sosyal medyada ırkçılık tabiri yakıştırıldı. Bir çok eleştirmen de törenin ertesi günü, akademiyi BTS’in popülerliğini kullanmakla suçladı. Yabancı basında “BTS’in Grammy’e ihtiyacı yok ama Grammy’nin BTS’e ihtiyacı var” yorumları yapıldı.
GECENİN SEVİNDİREN YANLARI
Pandemiyle birlikte özellikle Asya kökenli bireylere karşı artan ırkçılık suçlarına paralel olarak yükselen bir trend oldu K-pop… Aslında zaten bir ödülü çoktan hak eden BTS’i kutlamanın şimdi tam sırasıydı.
Neyse ki törende, çeşitliliğin altını çizen gelişmeler de yaşandı. En önemli dört kategoriden biri olarak kabul edilen ‘En İyi Yeni Sanatçı’ adayları arasında, Suudi Arabistan doğumlu ve Pakistanlı müzisyen Arooj Aftab’ın da yer alması çok anlamlı bir detaydı. New York’ta yaşayan 37 yaşındaki Berklee mezunu Aftab’ın, ağırlıklı olarak anadiliyle işlediği, ambient, new age, caz, minimalist, klasik ve akustik tarzlarını harmanladığı deneysel eserleri eleştirmenlerin ilgisini çekmiş, ancak geniş kitlelere ulaşmamıştı. Eğer Aftab’ın adaylığı yalnızca ‘En İyi Global Müzik Performansı’ kategorisi ile sınırlı kalmış olsaydı, son albümü ‘Vulture Prince’ radarımıza takılmayabilirdi. Fakat Aftab’ın genellikle ABD doğumlu ana akım temsilcilerinin ağırlığını koyduğu ‘En İyi Yeni Sanatçı’ kategorisinde de aday gösterilmesi, hem onun kariyerinin gidişatını değiştirdi, hem de Grammy komitesinin şöhretle müzikalite arasındaki hassas dengeyi koruma güdüsünü gözler önüne serdi.
Beklendiği üzere ‘En İyi Yeni Sanatçı’ ödülüne, hem eleştirmenlerden tam not alan, hem de listeleri alt üst eden ilk albümü ‘Sour’ ile tanınan Olivia Rodrigo layık görüldü. Ancak Aftab da, sonuna kadar hak ettiği ‘En İyi Global Müzik Performansı’ ödülüyle ayrıldı geceden.
Bu senenin bir diğer sürprizi de, rakiplerine göre daha az tanınan ama sektörde herkesin bildiği isimlerden Jon Batiste idi. Batiste, 11 kategoride aday gösterilerek rekor kırdı. Sanatçı hem ‘We Are’ adlı çalışmasıyla ‘Yılın Albümü’ ödülünü aldı, hem de dört kategoride daha ödülleri toplayarak şöhretini ikiye katladı.
HÜZÜN DE BURADA…
Öte yandan Billie Eilish’in, bu sene aday gösterildiği yedi kategorinin hiç birinde ödüllendirilmemesi dikkat çekti. Buna karşılık Bruno Mars ve Anderson Paak ikilisinin retro funk ve R&B projesi Silk Sonic’in, aday gösterildiği dört kategoride de ödüllerin sahibi olması, törenin hoş detaylarından biriydi. İkilinin ‘Leave the Door Open’ adlı teklisi, hem ‘Yılın Şarkısı’ hem de ‘Yılın Kaydı’ ödüllerine layık görüldü.
Törende hüzünlü anlar da yaşandı… Rock kategorilerinde üç Grammy ile yükselen Foo Fighters’ın üyeleri, iki hafta önce ani bir şekilde kaybettikleri davulcuları Taylor Hawkins’in yasını tutmaları sebebiyle törene katılmadılar.
Gecenin bir diğer acı detayı da, Ukrayna başkanı Volodymyr Zelenskyy’nin, devam eden savaşı tüm dünyaya hatırlatan, duygu yüklü konuşması oldu.