Helin KAYA
Sosyal medyada renk, enerji, pozitiflik denilince akla ilk siz geliyorsunuz. Bu durum özel hayatınızda da geçerli mi? Gördüklerimizin ne kadarı sizi yansıtıyor?
Instagram profilimde uzun yıllar, “Yaşanmış gerçek hikayelerden alınmıştır” yazıyordu. Başından beri hayatımdaki gerçekliğin renklerini yansıtıyorum, yansıtmaya çalışıyorum. İnişler, çıkışlar oluyor pek tabii ki… Her şey insanlar için, hepimiz için. Ama her daim renklerimi, hislerimi yansıtmaktan, aşure tarzımı paylaşmaktan, insanlara “bir de bu açıdan bakın” demekten çok mutlu oluyorum.
Influencer’lık yolculuğunuz nasıl başladı?
Çok planlı bir başlangıç yapmadım aslında. Dijital dünyada bir şekilde var olmak, insanları gülümsetmek, enerjimi paylaşmak ve kendi adıma yatırım yapmak istiyordum. Kurumsal bir firmada başlayan 5 senelik iş hayatımı risk alarak sonlandırdım, içerik üretmeye başladım. Kendimi dijital bir creator olarak tanımlayabilirim. Çünkü hayatımın hiçbir anında oldum demeden, her gün yeniden olmaya çalışıyorum, üretmeye çalışıyorum, beni mutlu eden her şeyin peşinden gidiyorum. Bence hayattaki en büyük lüks, sevdiğiniz işi yapabilmek.
Annelik, influencer hayatı, işbirlikleri… Oldukça yoğun bir temponuz var. Tüm bunları nasıl dengede tutuyorsunuz?
‘An’da kalarak. Anneliğim ve eşliğimi aslında tamamen işimden ayırmış durumdayım. Bu da hayatımın tüm terazilerinde daha dengede kalmamı sağlıyor. Çalışmayı, üretmeyi, parlatmayı çok seviyorum. Einstein’in şu sözünü de çok mantıklı buluyorum: Hayat bisiklet gibidir, dengeyi kaybetmemek için ilerlemek gerekir!
Takipçilerinizden gördüğünüz ilgi ruh halinizi nasıl etkiliyor?
Beni mutlu ve motive eden yegane his bu. Sosyal medya dinamikleri sadece like’lardan, sayılardan ibaret değil. Küçük bir siyah ekrandan enerjinizi, samimiyetinizi karşı tarafa geçirebiliyor olmak kesinlikle en büyük başarı. Ben de bunu dışarı çıktığımda, sanal dünyada buluşmuş olduğum kalplerle karşılaştıkça daha iyi anlıyorum, iyi ki diyorum, iyi ki buradayım ve bu işi yapıyorum. Paylaştıkça ben de çoğalıyorum.
Sosyal medya sizce modayı ve sektördeki dengeleri nasıl değiştirdi?
Dijital platformlar modanın, trendlerin, iyi/kötü haberlerin yayılmasını ışık hızına getirdi. Eskiden bir defile yapılırdı, defilede sunulan koleksiyonu ilk olarak sadece defileyi canlı izleyenler görebilirdi. Fotoğraflar çok daha geç görünür hale gelirdi. Şimdi hepimiz evlerimizden her defileyi izleyebiliyoruz, trendleri çok daha yakından takip edebiliyoruz, sokak modasını sokağa çıkmadan görebiliyoruz. Bu da göreceli olarak tüketim hızını artırdı. Görüyoruz, uyguluyoruz, sıradakini bekliyoruz.
Bir gününüz nasıl geçer?
Güne çocuklarla başlamak bana en yüksek dozda vitamin! Galia ve Lionel okula gittikten sonra Zoom’da sporumu yapıp hızlı bir duşla yeni güne hazırlanıyorum. Hafif bir kahvaltıyla gün ve hafta boyunca yapılacak işleri planlıyorum. Tabii ki her günüm işlerin yoğunluğuna göre değişiyor. Çok planlı, programlı ve ajandalı yaşıyorum. Siz bu yazıyı okurken önümüzdeki 4-5 haftamın gün gün programı bellidir diyebilirim…
Renkli bir kişiliğiniz var. Hayatınızda yaşadığınız olumsuz durumlarda motivasyonunuzu yükseltmek için neler yapıyorsunuz?
Herkes gibi hayatımda yaşadığım sıkıntılar, üzüntüler, kayıplar, iniş ve çıkışlar oluyor. Yaşadığım olumsuz ‘an’ı kabul edip, keyif aldığım bir aktiviteyi yapmaya çalışıyorum. Müzik dinlemek, çocuklarla zaman geçirmek, tek başıma yatakta dizi izlemek, en yakın birkaç arkadaşımı veya babamı aramak gibi. İyi ve kötü tüm olaylar insanlar için, hepimiz için. Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerin tamamı aslında hep söylendiği gibi, her inişin bir çıkışı oluyor, olacak da.
Aktif sosyal medya hayatından sıkıldığınız hiç oldu mu?
Yorulduğum bazı dönemler mutlaka oluyor. Böyle zamanlarda 1-2 gün telefonumdan uzaklaşıp ailem ve arkadaşlarımla vakit geçiriyorum, hem enerjimi hem de kendimi sıfırlıyorum. Hiçbir zaman “mış” gibi yapmıyorum. Hiçbir işi ve projeyi de yapmış olmak için yapmıyorum, kendimi veremeyeceğim bir durumdaysam çok sevdiğim bir markayı/işbirliğini bile kabul etmiyorum.
KOLEKSİYON EĞLENCELİ VE GÖSTERİŞLİ
Koton ile yollarınız nasıl kesişti?
Ben giyinmeyi seven bir kadınım. Dünya modasını yakından takip ediyorum, seçimlerimi ve oluşturduğum görünümleri paylaşmayı seviyorum. Koton moda tutkusu ve tecrübesi ile dünyaya modayı ve trendleri taşıyan bir marka. Birlikte çalışma fikri oluştuğunda harika bir koleksiyon çıkaracağımızı biliyordum ve büyük bir heyecanla projeye başladık. Uzun zamandır sevdiğim her detayı bir araya getirebileceğim bir koleksiyon oluşturmayı istiyordum. Çok şanslıyım ki tüm ekip benim tarzımı, ne istediğimi çok iyi anladı. Karşılıklı olarak birbirimize inandık, güvendik ve ahenk içinde harika bir koleksiyon yarattık.
Daha önce bir koleksiyon çıkarma gibi bir hayaliniz var mıydı?
Yaptığım her işe eğlence ve parıltı katmayı seviyorum. Renklerin pozitif, insanı yükselten bir gücü var. Abartılı detayların insanların ruh halini etkilediğine, işe biraz eğlence kattığına inanırım.Yıllardır hayal ettiğim, beni yansıtan bu stili ete kemiğe büründürme fikri ‘Rachel Araz x Koton’’ koleksiyonuyla gerçek oldu. Bunun Koton’la birbirimize geçirdiğimiz pozitif enerji sayesinde gerçek olabildiğine eminim ve çok mutluyum.
Koleksiyonun yapısından bahsedelim… Kaç parçadan oluşuyor, hangi kesime hitap ediyor, ruhunu nasıl tanımlarsınız?
Koleksiyonun ruhunu eğlenceli ve gösterişli olarak tanımlayabilirim. Enerjisi yüksek, iddialı, büyük objeler ve parlak parçalardan oluşuyor. Doğal davranabilen ve deneysel bir moda anlayışı olan herkese hitap ediyor. Koleksiyonda, ‘Very Pinky, Summer Brights, Retro Romantic ve Delicate Craft’ adında dört farklı tema altında el emeği tasarımlar ve sürdürülebilir parçalar bulunuyor. Işıltılı, renkli ve volümlü detaylarla hazırladığımız 15 parça Partywear grubu olmak üzere koleksiyon toplam 157 parçadan oluşuyor.