Şeref OĞUZ
BELKİ HALA TEK TÜK VARDIR ama kimse çıkıp “kadın çalışmasın, evde otursun” demiyor ki… Sorun, kadını işgücüne katma fikrini hayatla ilişkilendirecek yeterli araçları üretememekte yatıyor. Meclis’teki kadın vekil oranının %17,1’e çıkması, kadınların toplumsal alandaki temsil ve üretkenliği sürecinde bizler için; umut verici bir gelişme…
Peki, madem işler (yavaş da olsa) yolunda ise benim derdim nedir? Dert şu ki; “kadınlar da kariyer yapsın” demesi kolay… Zor olanı, kadınları işgücüne katmak için somut adımlar atabilmek… Zira 20 yıl önce her 3 kadından biri çalışırken bugün her 4 kadından biri çalışıyorsa, bu durumu nasıl izah edeceğiz?
NİYET VE SAMİMİYET SORUNU
Kadın istihdamı konusu ne zaman gündeme gelse, bunun gereğine inanmış biri olarak “12 silindirli Ferrari’nin 6 silindirini atıl bırakma” benzetmesini yapar dururdum. Fakat kadını iş hayatına katmanın, “niyet sorunu”ndan öte, bir “yöntem sorunu” olduğunu, daha derinden anladım.
İş-Kur’un kadın istihdamını destekleme operasyonunu alkışlıyorum. Ancak yönteme dair sorunu tartışmadan; işin esasına çözüm getiremeyiz. İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği üzerine yapılan çalışmalar, bu yöntem sorununu daha da belirgin hale getiriyor.
EŞİTLİĞE GİDEN YOL NEREDEN GEÇER?
Belki de sorulması gereken şudur; “eşitliğe giden yol, nereden geçiyor? Uzmanlar, kadının işgücüne katılımını tartışırken temel bir noktaya vurgu yapıyor; iş yaşamında eşitliğe giden yol, ev içinde eşitlikten geçiyor. Toplumdaki cinsiyet odaklı rol dağılımı, kadını işgücüne daha aktif katabilmenin doğal bazı sınırlarını oluşturuyor.
Fakat sorun, “doğum vs gibi” bu doğal sınırların ötesindeki kültürel bariyerlerin varlığında düğümleniyor. Bunu aşamadığımız sürece kadın istihdamında eksik tanımlar devreye giriyor, samimiyetten uzak açıklamalar ortalığı kaplıyor ve “pozitif ayrımcılık yapıyoruz” yalanı rol çalıyor.
Bir de olayı, ücret eşitsizliği üzerinden konuşalım; Acaba bu eşitsizlik, nasıl giderilir? Benim bulduğum cevaplar şöyle;
- İş ve aile sorumluluklarının uzlaştırılmas
- Kadınların istihdama katılımının artırılması
- Kadınların temel hakkı olan gelir karşılığı çalışma hak ve özgürlüklerinin tanınması
- Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için sosyal mutabakat sağlanması...
KADININ ÜCRET EŞİTLİĞİNDE ADI YOK MU?
En ileri toplumlarda dahi erkeğin 100 birim kazandığı yerde kadına 80 birim ödeniyorsa, ücret eşitliğinde alınacak daha nice yıllar var olduğu bir gerçek. Burada “efendim bizim kültürde kadının yeri…” diye başlayan diskurlara fazlaca önem vermeyin. Zira dünyanın gelişmiş(!) ülkelerinde durum, bizden fazlaca farklı mı sanıyorsunuz?
Kadına bakışa kültürel yaklaşıma bir örnek; ABD’den gelsin. Time Dergisi, 2000 yılı sayısında bir anket düzenler ve şu soruyu sorar? “acaba bir kadın başkan sizce kaç yıl sonra seçilir?” ilginç olan bir zenci başkan için 10 yıl, bir eşcinsel başkan için 20 yıl gibi süreler verilirken bir kadın başkan için “50 yıl sonra” gibi bir anket sonucu ortaya çıkar.
Konumuz kadın istihdamı ve ücret eşitsizliği ise burada üzerinde durulması gereken, kadına istihdam imkânı sunulmadıkça, olayı slogan boyutunda ele alıp; “kadınlar çalışsın” gibi klişelerle bu işin geçiştirilemeyeceğidir.
KADIN YOKSA YARIN YOK
Kadını dışarıda bırakan hiçbir sistem; sürdürülebilir olamaz. İster istihdam alanında olsun, ister eğitim sahasında; kadın yoksa yarın da yoktur. Eğitimden örnek vereyim; bir erkeği eğitirsen bir insanı eğitmiş olursun. Ancak bir kadını eğitirsen, bir kuşağı, nesli eğitmiş olursun.
Kadına yönetimde yer vermek, başka bir gelişim alanı sunuyor bize… Yönetimde kadın farkı:
- Kadını dışlayan yönetim başarılı olamıyor
- Yönetiminde %30 kadın olan kolay batmıyor
- İflasla karşılaşma 5 kat düşüyor,
- Riskli karar alırken 4 kat daha başarılı
- Yönetimde kadın eşitliği sağlanabilirse dünya gelirine 12 trilyon $ ilave katkı getireceği hesaplanıyor.