Gülseren ÜST POLAT
Tüm ülke olarak gerçekten acı bir sürecin içinden geçtiğimiz bugünlerde bizlere en iyi gelecek olan duygunun dayanışma olduğu inancında Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer… “Bir yerde dayanışmadan bahsediyorsak orada kadın gücünden de bahsediyoruz diye düşünüyorum” diyen Biçer, kadının gücünün iş dünyasında atıl olarak görülmesinin çok önemli bir kaynağın da kullanılamaması anlamına geldiğini savunuyor.
Ülke olarak depremin yaralarını sarmak adına zor günlerden geçtiğimiz bu günlerde kadın istihdamının önemini konuştuğumuz Senur Akın Biçer, “Sürdürülebilir kadın istihdamı; güçlü kadın, güçlü ekonomi ve güçlü toplum anlamına geliyor” diyor.
Deprem hepimizin gündeminde en önemli madde. Depremden en çok etkilenen kesim kadınlar ve çocuklardı. Bölgedeki kadınların yeniden hayata tutunması ve istihdama da katılımları adına Arnica olarak ne tür çalışmalar yaptınız ya da yapacaksınız?
Bizim sosyal sorumluluk anlayışımız; marka adının öne çıkmasından çok dayanışmayı desteklemek ve ihtiyaç sahiplerine hızlıca ulaşmak, sorunlara çözüm getirmek. Şu an bölgede acil ihtiyaçlar var. Bunların çözümü için desteğimiz sürüyor. Yine gördük ki deprem bölgesinde depremden önce çalışma hayatının içinde olan, üreten kadınlar şimdi de toprağını sahipleniyor, işinin devam etmesi için çabalıyor. Biz de hem kişisel olarak hem de marka olarak üretim ve satın alma süreçlerinde bu bölgedeki kadın emeğine duyarlıyız. Satın alımlarımızı bölgedeki kadınların tarım ürünlerinden, el ürünlerinden yapıyoruz. Bu ‘sıcak’ günlerin ardından barınma sorunu çözüldükten sonra örneğin, kadınların motivasyonlarını artırıcı etkinlikler planlıyoruz. Bir sivil toplum kuruluşu ile birlikte sanatın iyileştirici gücünü kullanarak kadınların hayata daha sıkı tutunabilmelerini destekleyeceğiz. Sanatın bu süreçte çok önemli bir araç olacağına inanıyorum.
Arnica aynı zamanda kadın çalışan oranının en yüksek olduğu şirketlerden biri. Kadın gücünün artması neleri dönüştürdü Arnica’da?
Tüm ülke olarak gerçekten acı bir sürecin içinden geçtiğimiz bugünlerde bize iyi gelecek olan duygunun dayanışma olduğuna inanıyorum. Aslında bir yerde dayanışmadan bahsediyorsak orada kadın gücünden de bahsediyoruz diye düşünüyorum. Dediğiniz gibi Arnica kadın çalışan oranı yüksek bir şirket. Bu durumun sayısız olumlu etkileri var. Kadın çalışan oranının artması cinsiyet eşitliğine doğru giden yolda hızla ilerlememizi sağlıyor. Biz Arnica’da yapılan işleri cinsiyetsiz bir zihinle ortaya koyup tanımlıyoruz. Bir işi tanımladığınızda da onu kadın ya da erkeğin yapmasından çok o becerilere sahip hangi çalışan ise onun yapabileceği bir durum ortaya çıkıyor. Arnica’da kadın gücünün artması çalışma ortamında pozitif etkilere yol açtı. İş yerindeki iletişim dili, çalışanlar arasındaki konuşmalar daha zarif. Ayrıca kadınlara atfedilen “korumacılık, empati” gibi yaklaşımların erkek çalışanlarımızda da hızla geliştiğini görüyoruz.
Bunu genele vurduğumuzda sürdürülebilir bir kadın istihdamı bir ülke için neden önemli?
Üzerinde yaşadığımız dünyadan başka dünyamız yok. Bu nedenle sürdürülebilirlik kavramına uygun yaklaşımları hayatın her alanında gözetmemiz gerekiyor. Tüm kaynakları paylaşırken kadınların istihdam dışında kalması sürdürülebilir ekonomide çalışma, üretme ve tüketme arasındaki dengeyi bozuyor. Kadının gücünün iş dünyasında atıl olarak görülmesi çok önemli bir kaynağın da kullanılamaması demek. Bu nedenle sürdürülebilir kadın istihdamı; güçlü kadın, güçlü ekonomi ve güçlü toplum anlamına geliyor. Burada ölçeğimizi biraz daha büyütürsek güçlü kadının ülkemiz geleceği açısından da kilit öneme sahip olduğunu görürüz.
Kadın istihdamı son on yılı aşkın süredir istikrarlı bir şekilde artıyor Türkiye’de. Tabii istenen seviyede değiliz hala, artırmak adına kimlere hangi görevler düşüyor?
Cevaba, hepimize çok iş düşüyor diye başlayalım. Ekonomik, toplumsal ve bireysel düzlemde yapılması gerekenler var. Öncelikle toplumsal açıdan kadına yönelik kodların değişmesi gerekiyor. Ev işinden, çocuk bakımından sadece kadının, annenin sorumlu olduğu düşüncesi, yerini eşit sorumluluk anlayışına bırakmalı. Babanın da çocuklarla ilgili sürece dahil olduğu her toplumda kadınlar çalışma ve sosyal hayatta daha fazla öne çıkıyor. İşletmeler de iş tanımlarını cinsiyete göre değil işe göre yaptığında “kadın işi-erkek işi” ayrımı ortadan kalkar. Ayrıca iş başvurusunda bulunan kadınlara “Çocuğu olunca işi bırakır” gözüyle bakılması da kadının istihdamının önünde büyük engel. İnsan kaynakları politikalarında buna dikkat edilmesi gerekiyor. Öte yandan bireysel düzlemde kadınların da kendi güçlerine sahip çıkması, iş konusunda talepkar olması, kendilerine daha çok güvenmesi gerekiyor.
Arnica olarak kadınların işgücüne katılımının artmasına yönelik neler yapıyorsunuz? Var mı yeni bir proje gündemde?
Kendi şirketimizde kadın istihdamının artmasına yönelik çalışmalarımız, uzun yıllardır önem verdiğimiz toplumsal cinsiyet eşitliği temeli üzerinden devam ediyor. İşleri cinsiyete göre değil, beceri ve niteliğe göre tanımlıyoruz. Ayrıca uzaktan çalışma modelinin uygun iş tanımlarında çalışan tercihine göre hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarımız var. Bunun dışında uzun yıllardan bu yana kadın istihdamına yönelik projeleri destekledik. Sosyal sorumluluk olarak ele aldığımız bir konu bu. Kendi işletmesinde kadın çalışanları artıran, kadın emeğini ekonomiye kazandıran girişimleri destekliyoruz. Onların emeğinin görünür hale gelmesi için projeler üretip hayata geçiriyor. Bu yıl da böyle bir projemiz vardı. Ancak deprem nedeniyle projemizi biraz daha farklı bir şekilde yürütüyoruz.
KADIN ÖNCE KENDİNE GÜVENMELİ
Henüz lisede iken tezgah başına geçip lehim yaptığınızı okumuştum. Kadınlara fırsat eşitliği verilmesi çok önemli tabii ki ama kadınlara düşen görevler yok mu sizce? Harekete geçmek adına kadınlar ne yapmalı?
Kadınlar kendine güvenmeli öncelikle. Lehim yapabileceğim konusunda babam bana güvendi ama öncesinde ben kendime güvendiğim için tezgahın başına geçtim. Bu nedenle kadınlara büyük görevler düşüyor dediğiniz gibi. Çevremizdeki insanlar, evet, bize destek oluyor ama başkasına güvenmeden kadınlar yapabileceklerini kendilerine göstermeli. Bunun için de kadınlar kendilerini geliştirebilecekleri, yeteneklerini tanıyabilecekleri ortamlarla buluşmalı, buluşturulmalı. Yani aslında yine karşılıklı bir etkileşim söz konusu. Toplum ve kadın, birbirini karşılıklı beslediğinde, desteklediğinde her şey yoluna giriyor.
YAPABİLECEKLERİM İÇİN ‘ALAN’ İSTİYORUM
Bir lider, bir yönetici değil ama bir kadın olarak kendiniz için neler istiyorsunuz?
Kendim için ‘alan’ istiyorum. Şirketin rutin işlerinden biraz sıyrılıp sosyal sorumluluk ve bütüne verebileceğim katkı için kendime “alan” istiyorum. Önümüzdeki süreçte başta deprem bölgesi olmak üzere toplumun tümüne yönelik sanat ağırlıklı sosyal sorumluluk projelerine daha fazla vakit ayırmak istiyorum.