HAKAN ATİS
Yat turizminde tecrübeleri ve hizmet kaliteleriyle küresel düzeyde tanınan kuruluşlarımızın sayısı yıldan yıla artıyor. Bu son derece memnuniyet verici. Zira sanat, spor ve iş dünyasının dolar zenginlerine hizmet sunabilmek başlı başına deneyim, sabır ve güçlü bir takım gerektiriyor. Bu iş dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Yaz sezonuna girerken konunun inceliklerini sektörün önde gelen isimlerinden sevgili Defne Giraud ile değerlendirdim. Deyim yerinde ise kuş sütünün eksik olmadığı, içinde her türlü konforun bulunduğu 30 metre ve üstü yüzen sarayların sahipleri için özel hayatın gizliliği temel koşul. Hal böyle olunca onlara verilen hizmetin stres katsayısı da doğal olarak hayli yüksek... İşte bu noktada tecrübe devreye giriyor. AquaMarine ekibi de otuz yıldır zirvede yer alıyor. Yeri gelmişken belirtmek isterim, bu başarının mimarı ülkemizin yetiştirdiği saygın isimlerden olan sevgili Melis Giraud. Günümüzde zımba gibi bir ekibe de sahipler. Aline Braggiotti, Mauro Braggiotti, Rakel Duşi, Derin Andrea del Mastro ve Serdar Şimşek’ten oluşan yıldızlar takımına Defne Giraud kaptanlık yapıyor.
Peki, devasa yatlara hizmet sunmanın incelikleri nedir? Bu soruyu sektörün deneyimli ismine yöneltince sözlerine şöyle başlıyor: “Mega yatlara hizmet işinde bizim izlediğimiz yol, irtibat kurulduğu andan itibaren ivedilikle kaptana doğru bilgileri iletip gerektiği takdirde aldığımız yetkilendirmeye istinaden inisiyatif kullanarak söz konusu yatın, mürettebatın, sahibinin ve misafirlerinin nitelikleri doğrultusunda gerekli yönlendirmeleri yapmak… Söz verdiğimiz süre içinde güler yüzlü ve içten hizmet anlayışı ile 7x24 ulaşılabilir olma koşuluyla çalışıp ülkemizden mutlu uğurlanmaları için elimizden gelenin en iyisini yapmak. Gelen taleplerin yelpazesi ise hayli geniş… Ana noktalara değinmem gerekirse; marina rezervasyonları, milli ve transit yakıt temini, yiyecek, içecek, çiçek temini. Gerekli durumlarda doktor ve sağlık kuruluşları ile irtibat sağlanması. Teknik hizmet, yenileme, özel uçak organizasyonları vb gibi… Geçtiğimiz yıl ülkemizi ziyaret eden yabancı yatların yaklaşık yüzde 20’sine acentecilik yaptık diyebilirim. Şu anda geçen sene düzeyinde bir sezon geçireceğimizi ön görüyoruz. Ancak daha yüksek yoğunluk yaşamamız da mümkün. Çünkü sektörde 30 yıllık geçmişimiz olduğu için önceki senelerde hizmet sunduğumuz kaptanlar veya şirketlerin yetkilileri gelişlerine sadece günler kala arayabiliyorlar.”
Denizcilik kadar bu alanda hizmet vermek de kolay değil… Zira değişkenlik işin doğasında var. Deneyim kazanmak ise uzun yıllar alıyor. Bu süreci başarıyla atlatan AquaMarine Ailesi, bunca yıldır ilginç olaylarla da karşılaştı. Defne Giraud, mahremiyete dayalı çalışma modellerine özen göstererek anılar demetinden bazı örnekleri Hafta okurları için şu sözlerle aktarıyor: “1993 senesinde o yıllarda ülkemizi ziyaret eden en büyük yatlardan birisi sayılabilecek 70 metrelik bir yatın kaptanı giriş işlemleri sırasında acil olarak iç mimara gereksinim duyduğunu söylemişti. O yıllarda Marmaris’te bu mesleği yapan birini acil olarak bulmak çok kolay değildi. Yapılacak işi sorduğumuzda ‘Kaptan kabinine küçük bir çerçeve asılacak’ demişti! Marmaris’te resim galerisi olan yabancı bir kadın arkadaşımıza rica ettik ve o görevi seve seve üstlendi. Kaptan da sonuçtan oldukça memnun kaldı. Yine bir defasında servis verdiğimiz bir mega yatın son gecesinde istekleri doğrultusunda teknede fasıl, dansöz içerikli Türk Gecesi organize etmiştik. Gecenin sonlarına doğru fasılın ‘Çile Bülbülüm’ nakaratına İngiliz mürettebat ve Brezilyalı konukların ‘Allah’ diye diyerek eşlik etmeleri görülmeye değerdi. Bir diğer anımıza gelince… Yıllar içinde dost olduğumuz Güney Afrikalı tekne sahibinin hamile olan eşinin erken doğumu söz konusu olunca ve tercüman gerekince ablam Melis ile apar topar Marmaris Hastanesi’nde koşmuştuk. Bebek kız olsa ablamın adını vereceklerdi. Erkek olunca tekne sahibinin yakın arkadaşı olan Tacettin Bey’in adı verildi. O genç günümüzde motoryat kaptanı. Geçen sene ülkemize gelip bizden hizmet aldı.”
AquaMarine ekibi bugüne kadar dünya çapında isimleri de ağırladı… Bunlar arasında ilk akla gelenler Sting, Michael Douglas, Dustin Hoffman, Bon Jovi… Hatta günümüzde Dalyan’daki ünlü çamur banyosunun girişinde Sting ve Hoffman’ın çamura bulanmış fotoğrafları yer alıyor.
Sözün özü; işlerini böylesine iyi yaptıkları için önleri hayli açık. Aslına bakarsanız her sene birçok ünlüyü ağırlıyorlar. Ancak ‘gizlilik’ işlerinin vazgeçilmezi olduğundan fazla sır vermiyorlar. Bu da takdir edilecek bir yaklaşım. Yazımı mavi bir elmanın iki yarısı olan Melis ve Defne Giraud’un şu düşünceleriyle tamamlamak istiyorum: “Bizler bambaşka alanlarda eğitim görmemize rağmen çocukluğumuz deniz üstünde geçtiği için bu sektörde çalışmayı seçtik. Geçmişimizi daha iyi anlatabilmek adına şunu vurgulayabiliriz; anne ve babamız 1960 yılında balaylarını 9 metrelik ahşap bir tekne ile Knidos’ta geçirdi. Dolayısıyla kendimizi bildik bileli aile teknemizle koylarımızda büyüdük. Baba dostumuz olan Sadun Boro’nun felsefesi ile eğitildik. Günümüzde de sektörümüzün hızla büyümesi bizi oldukça mutlu ediyor. Ancak buna paralel gelişmesi gereken denizcilik kültürümüzün geride kaldığını düşünüyoruz. Her ne kadar gerekeli yasalar çıkarılmış olsa da denizde ses ve ışık kirliliği yaratan yatların denetiminin artırılması gerektiğine inanıyoruz. Öte yandan arz talep dengesi sağlanamadığı için marina fiyatları çok yüksek rakamlara çıkmaya başladı. Ülkemize gelecek yatlara bildirdiğimiz bağlama fiyatları Avrupa’nın en pahalı marinalarından olan Monaco’dan yüksek! Bu konuda iyileştirme yapılmalı diye düşünüyoruz.”
Değerli okurlar, marina sektörümüzün ve amatör denizcilerimizin sorunları ayrı bir yazı konusu. Gelecek hafta yeniden buluşmak üzere esen kalın. Pruvanız neta, rüzgar kolayınıza olsun.
