Fatoş BOZKURT
Çeyrek asırdır araştırma sektöründe çalışan Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik’in yoğun bir iş temposu var. Ancak 15 yıl önce başlayan yelken sevdası onu bu yoğunluktan biraz da olsa uzaklaştırıp stres atmasını sağlıyor. 8 ay önce yeni teknesi Mana’yı alan Gedik, şimdilerde önce Tirilye’ye ardından da Ayvalık’a tekneyle gitmenin hayalini kuruyor.
HAFTA olarak Sidar Gedik’le iş dışı hayatıyla ilgili konuştuk.
Siz endüstri mühendisliği mezunusunuz. Bu mesleği kendi isteğinizle mi seçmiştiniz?
Yok, ailemin yönlendirmesiyle endüstri mühendisliği okudum. Aslında üniversite sınavından 5-6 ay önce sosyal bilimler okumaya karar vermiştim. Ancak babam ve öğretmenlerim büyük tepki gösterdiler ve beni ikna ettiler. Birinci sınıfta okulu bırakıp tekrar sınava girmeyi düşündüm ama yapamadım. Mezun olduktan sonra da endüstri mühendisliği yapmadım zaten.
Araştırma sektörü zamanla yarışın olduğu bir sektör. Bu yoğunluğu nasıl bir günlük rutinle yönetiyorsunuz?
Projeler uzun vadeli değil, 6-8 haftalık döngülerde biten projeler. Online araştırmanın artmasıyla süreler daha da kısaldı. Dolayısıyla zamana karşı bir yarış içindeyiz hep. Benim günlük rutinim de şöyle; sabah 8’de ofiste olmaya çalışıyorum. Akşam üstü 6’ya kadar ofiste oluyorum. Bazen uzuyor, hatta eve döndükten sonra da bilgisayar ve telefonla iş takibine devam etmem gerekebiliyor.
Yoğun bir iş temponuz var. Bu tempoda spor yapmaya zaman ayırabiliyor musunuz?
Çok spor yaptığım söylenemez. Vazgeçmeyip peşinden koşmaya çalıştığım yelken merakım var. 12 yıl önce ilk teknemi almıştım. 8 ay önce onu daha büyük bir tekne ile değiştirdim.
Ne zaman başladı yelken sevdanız?
Denizde olmayı her zaman çok severdim. Ama tekne sahipliği aklımdan geçmiyordu. Ta ki 15 sene öncesine kadar. 15 sene önce şirket olarak takım çalışması eğitimini bir yelkenlide aldık. Kalamış Marina’dan yelkenliyle ayrıldığımızda motoru çalışıyordu. Sonra yelkenleri açtık. Ben kumanda noktasında duruyordum, motoru düğmesine basarak kapatabileceğim söylendi. Motoru düğmeye basarak kapattım, o aynı zamanda yelkenciliğin düğmesine bastığım an oldu.
Ne hissettiriyor teknede olmak size?
Herkese öneriyorum. Bunun için tekne sahibi olmaya da gerek yok, yelken kulüplerine giderek de yapılabilir bu spor. Denizde titreşimsiz ve sessiz bir ortam var. Duyduğunuz tek şey rüzgar ve suyun sesi. Gerçekten o an orada hiçbir şey düşünmüyorsunuz. Benim meditasyonum teknede vakit geçirmek.
Yelkenliyle uzun yol yaptınız mı peki?
Daha önceki teknem küçüktü. O yüzden adalara gidiyorduk bazen. Bu teknem biraz daha büyük ve şimdi daha uzağa gitme planım var. Hayal de diyebiliriz. Çünkü tek başına uzun yola gidemeyeceğiniz için sizinle geleceklere de planın uyması gerekiyor. Dahası havanın ve denizin durumu da önemli.
Nereye gitme planınız var?
Benim iki aşamalı bir planım var. Önce buradan çıkıp Mudanya’ya gitme hedefim var. İstanbul’dan çıkıp Tirilye’ye gidilir, 6-7 saatlik yelken seyri. Sonraki plan Ayvalık’a gitmek. Buradan 3 gün sürer gitmesi.
Eşiniz enerji terapisti ve gongla ses terapisi yaptığını duymuştuk. Siz de katılıyor musunuz bu terapilere?
Zaman buldukça terapilere katılıyorum ben de. Gong özel bir enstrüman. İlk anda “Gongtan nasıl bir ses gelebilir ki” diye düşünüyor “Nasıl bir tını çıkar” diyorsunuz ama özel bir çalışma tekniği var. Sürekli bir ses çıkartıyor, müthiş bir titreşim oluşuyor ve terapi bunu içeriyor. Olağanüstü bir deneyim. İnsan başka dünyalara gidiyor. Bittiğinde masaj seansından çıkmış hissiyle ayrılıyorsunuz.
Çocuklarınızla nasıl zaman geçiriyorsunuz?
Oğlum basketbol oynuyor. Antremanlara birlikte gidip geliyoruz. Kızımla vakit geçirme süremiz azaldı. Onun kendi planları var. Ancak pazar günleri ailece kahvaltı etme rutinimiz var. Mutlaka yapmaya çalışıyoruz.
Çok seyahat ediyor musunuz?
Ailece pandemiden önce çok gezerdik. Pandemide pek mümkün olmadı bu. Ama yakın zamanda Mardin, Urfa ve Adıyaman’a gittik. Ailece bir arada zaman geçirdik. O coğrafya müthişti. Göbeklitepe, Nemrut… Unutulmayacak bir deneyimdi. Aynı zamanda Antalya’da evimiz var. Yazın büyük bölümünü orada geçiriyoruz. Onun dışında en çok seyahat ettiğimiz ülke İtalya. Hatta kızım orada okumak istiyor.

İYİ BİR SPOR İZLEYİCİSİYİM
Sidar Gedik her ne kadar spor yapmasa da iyi bir spor izleyicisi. Branş ayırmaksızın sporu takip ettiğini söyleyen Gedik şöyle konuşuyor: “Futbol, basketbol, voleybol, tenis hatta curling dahi izliyorum. NBA maçlarını yakından takip ediyorum. Yelken yarışlarını okuyarak takip ediyorum daha çok. Yelken yarışlarına katılmayı hiç düşünmedim. Denize çıktığında bir yere yetişmek hoşuma gitmiyor. Bunu özgürlük duygusunu yaşamak için yapıyorum. Özgürlüğü kısıtlayacak ve zamanla yarıştığı bir şeye kendimi sokmak istemem.”
KÖPEK SAHİPLENDİLER
Pandemi sürecinde hayatımızdaki en büyük değişiklik köpek sahiplenmek oldu. Köpeğimiz Nova sayesinde daha fazla hareket ediyoruz. Ezine çöplüğünde doğmuş, biz Instagramda gördük. Hayatının yönünü değiştirebileceğimiz bir köpek olsun istiyorduk. Onu görünce sahiplenmeye karar verdim ve Ezine’ye gidip aldım. Yıllardır çocuklar çok istiyordu, direncimizi kırdı Nova.