Derin AVCI
RENKLER kadın hareketi literatürüne, kadınların bir kitle halinde mücadele verdikleri ilk hareket olan ve İngiltere’de kurulan Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’nden (WSPU) geliyor.
Örgüt, 10 Ekim 1903 yılında Manchester’da kuruldu ve kadın hareketlerinde öncü haline geldi. Emmeline Pankhurst (1858-1928) öncülüğünde başlayan bu harekete, ‘Suffragette’ hareketi de denir.
PETHICK LAWRENCE: SAFLIK İÇİN BEYAZ, UMUT İÇİN YEŞİL VE HAYSİYET İÇİN MOR
‘Suffragette’ kelimesi, ilk olarak 1906’da Daily Mail yazarı Charles E. Hands tarafından, WSPU hareketine katılanları tanımlamak için kullanıldı. Çıkış noktası ‘Suffer’ yani ‘acı çeken’… Amaç, kadın hareketini aşağılamaktı. Ancak hareketin önde gelenleri bu tasviri benimsedi, ama bir farkla: SuffraGet şeklinde… İşin içinde bir kelime ya da ses oyunu vardı, get/elde etmek’ bölümünü vurgulayarak, oy hakları konusundaki tavırlarını ortaya koyuyorlardı Suffragette’ler…
Dönelim mora: Suffragette’lerin bayrağındaki renkler de beyaz, yeşil ve mor renklerdir. 1908 yılında, hareketin önde gelenlerinden Barones Emmeline Pethick Lawrence Londra’daki Hyde Park’ın önünde gerçekleş en eylemde hareketin renk şemasını şu şekilde aç ıklar: “Saflık iç in beyaz, umut iç in yeşil ve haysiyet iç in mor.”
Kadın hakları için savaşan örgüt, 1905 yılında kadınların oy verme hakkını neredeyse meclise bir yasa tasarısı olarak taşır, ancak tasarı son dakika meclise girmeden iptal edilir. Olay büyük yankı uyandırır. Giderek üyesi sayısı artan örgüt; dergi çıkarmaya, açlık grevleri yapmaya başlar...
Suffragette’ler, mücadele verdikleri 10 sene iç inde mor rengi kamusal alanda görünür kıldılar. 1918 yılında dağılan örgütün renkleri bugün bile kadın hareketleri açısından büyük bir önem taşıyor…
Morun izleri, Anadolu’da da karşımıza çıkıyor. Yörük kadınları, kızlarının çeyizine ilk önce “mor cepken” hazırlarlarmış..
Bu bir sinyal mekanizmasıymış. Zira kocası tarafından aldatılan, şiddete uğrayan ve evliliğini bitirme kararı alan kadın o mor cepkeni giyip herkesin kendisini göreceği bir yere oturup susarmış.
Böylelikle sinyal verirmiş ailesine…
YÖRÜK KADINLARININ SİNYAL MEKANİZMASI MOR CEPKENLER
Literatürde şöyle geçiyor: “Mor cepkeni eri tarafından; aşağılanan, aldatılan, kötü davranılan, dövülen, korkutulan, hor görülen her Yörük kadınının giymesi haktır. Mor cepken bir giyildi mi Yörük kadını üzerinden çıkarana kadar eri, el içine çıkamaz; kimsenin yüzüne bakamaz, kimse ona yanaşmaz hatta bir bardak su vermez. Tek başına, hanımsız çocuksuz bir ömre esir edilir”
Mor cepkeni giyen kadının ailesi, bir daha onu koca evine göndermezlermiş. Bundan sonra kadına kocası da yaklaşamazmış. Kadın, kendi iradesi ile mor cepkeni giyip kocasını boşamış olurmuş.
İşte morun hayatımızdaki izleri… Bu rengi sadece güzel ve neşeli olduğumuzda giyeceğimiz günlerin gelmesi dileğiyle…