Tunç DİPTAŞ
2011, Japonya tarihinin en dramatik yıllarından biridir. Ekonomik anlamda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi olan Japonya’da 9 şiddetinde deprem ve sonrasında yaşanan tsunami yüzünden 20 binin üzerinde insan yaşamını yitirdi.
Ülkenin yaşadığı bu trajik felaket bugün Japonya’da hala derin bir üzüntüyle hatırlanmaya devam ediliyor. Yaşanan üzüntülerin yanında bir de mucizeler var.
Japonya’nın kıyısında yer alan Kamaishi, mucizelerin gerçekleştiği bir şehir. Burada deprem ve tsunami sonrası 1000 kişi yaşamını yitirdi. Şehir neredeyse tamamen yok oldu. Ancak beklenmedik bir olay yaşandı ve 3000’e varan çocuk nüfusunun tamamı mucizevi bir şekilde kurtarıldı.
Bu kurtarma operasyonunun başarılı olmasının ardında elbette düzenli tatbikatlar, acil durum tahliyeleri, öğrencilere verilen üç yılı aşkın eğitimler yatıyor. Yani deprem öncesi yapılan müthiş hazırlık ve çocuklara verilen özel eğitimler zaten büyük olan felaketin daha da büyümesini önlemiş oldu.
Şehrin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı’nın açıklaması da manidardı: “Doğal felaket gibi zorluklara karşı ilk yapılması gereken onları yok saymak yerine kabul etmektir. Böylelikle kendinizi felaketlere hazırlayabilirsiniz.”
Şehrin bir başka mucizesi de çok değil sekiz yıl içerisinde yeniden kurulup 2019 yılında “Rugby” Dünya Kupası’na ev sahipliği yapması oldu. Şehrin insanları bu spor etrafında birleşerek müthiş bir başarıya imza attı. Büyük bir stadyum inşa edildi ve bunun etrafında yepyeni bir ekonomi oluşturuldu.
DEPREM SONRASI YAŞAM
6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş depreminin ardından hepimiz zor günler geçiriyoruz. Deprem bölgesinde bulunanlar kaybettiklerinin üzüntüsü ve yaşadıklarının getirdiği yoğun duygularla baş etmeye çalışırken, deprem bölgesinde olmayanlar uzaktan orada onların acısını kalplerinde hissediyorlar.
Hepimiz zor günler yaşıyoruz. Hemen her gün iş insanlarından telefonlar alıyorum. Bana yaşananların etkisinde kaldıklarını ve bununla nasıl başa çıkacaklarını bilmediklerini söylüyorlar. Yöneticiler beraber çalıştıkları insanları, ekiplerini motive etmekte zorlanıyorlar.
Ben de onlara her seferinde Kamaishi mucizesinden bahsediyorum. Neredeyse tamamen yok olmuş bir şehir, 8 yıl içerisinde geri dönüp dünya kupasına ev sahipliği yapabiliyorsa biz de yapabiliriz diyorum.
Kendimize hatırlatmamız gereken gerçekler var:
- Bu felaketi bir an önce kabullenip, dersler çıkarıp, olası yeni felaketler için kendimizi, etrafımızı, binalarımızı hazırlamalıyız. Farkında olmak ve kabullenebilmek en büyük erdemlerdir.
- “Ben” demeyi bırakıp “Biz” demeliyiz. Duygusal zorluk yaşayanları dinlemeli, yardıma ihtiyacı olanlara el vermeliyiz. Birlik olup, omuz omuza verip daha fazla üretmeye, değer katmaya devam etmeliyiz.
- Odağımızı, kontrol edebileceğimiz olaylara yönlendirmeliyiz. Fiskos gazetesinin can sıkan haberleri, kutuplaşmış insanların olumsuz söylemleri yerine öğrenilmesi gereken derslere, geleceğe taşıyabileceğimiz umutlara odaklanmalıyız.
- Geçmişte kalmak yerine şimdiyi yaşamalı, geleceği planlamalıyız. Yitirdiklerimize değil, elimizde kalanlara yoğunlaşmalıyız.
- Sıkıştığımızda, zorluklarla karşılaştığımızda paraya, makama, daha fazla güce değil insanlara yatırım yapmalıyız.
Navajo yerlileri çocuklarına her sabah “Doğan güneşin yeni bir güneş olduğunu ve bir günlük ömürlerinin olduğunu” hatırlatıp şöyle dermiş: “Güneşi kutsamak için güne şükretmekle başlamalısınız. Günün hakkını verirseniz hem güneşe hem de kendinize anlam kazandırırsınız.”
Navajo yerlilerini örnek alıp sabah doğan güneşten ilham alabiliriz. Böylelikle biz de mucizeler yaratabiliriz.
Umarım Kahramanmaraş ve deprem bölgesindeki şehirler, 8 yıl sonra, tıpkı Kamaishi şehri gibi mucizeye imza atıp, bir spor dalının dünya kupasına ev sahipliği yaparlar. Yine umarım ki 2030 yılında yapılacak FIFA’nın Dünya Kupası organizasyonu için Türkiye, Hatay ve çevre illerini aday gösterir. Mucizelere inanmak lazım. Neden olmasın?