Şeref OĞUZ / Hakan GÜLDAĞ / Vahap MUNYAR
Akaryakıt fiyatlarındaki artış, ciddi şekilde vatandaşın da, şirketlerin de bütçesini olumsuz etkiliyor. Petrol fiyatları, döviz kuru dalgalanmalarının bunda büyük rolü var, biliyoruz ama sektörün önemli bir oyuncusu olarak siz durumu nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’de bütün enflasyona rağmen esasında çok uzun müddet -yani 2017’den beri- pompa fiyatları neredeyse sabit kaldı: 2017’de ortalama benzin 5.5 lira, 2018’de 6 lira ile 6.90 arası oynamış. 2019’da 6.6-7 lira arasında… 2020’de 4.5 liraya düşmüş; yıl sonunda da 6.5 liraya yükselmiş. 2021 Ağustos-Eylül’e kadar 7-7.75 lira arası gelmiş. Ne olduysa işte dolar yükselmeye başlayınca olmuş. Kasım’da 8 liraya çıkmış ve yılı 12.5 lira ile bitirmiş. Yalnız o günlerde neler oldu? 2021 yılında fiyatı buralarda tutabilmek için ÖTV sıfırlandı. Nereye kadar? 22 Aralık’ta dolar 17’lerden tekrardan 11’e indirilene kadar. O noktaya kadar dolarla birlikte pompa fiyatları arttı. 11’e düştüğü noktada ful ÖTV tekrar konuldu. Yani şu anda fiyatların içinde yine maksimum ÖTV var.
Akaryakıtın ÖTV’sinde gelinen düzeyi sizce nasıl yorumlamak gerekiyor?
İlk defa gördüğümüz bir şey oluyor. Şunu düşünün; 2017’de de ÖTV bu miktarlardaydı ve biz o zaman “Türkiye’de çok ağır bir vergilendirme var” derdik. Evet, dünyanın her yerinde tüketim vergisi var. Bir tek Amerika’da da bunun yerine satış vergisi uygulanıyor. Şu anda California’da benzinin galonu 6 dolar. Bu ne demek litresi 1 küsur dolar. Bizde de 1.15 dolara tekabül ediyor. Şu anda Türkiye ile Amerika’daki benzin fiyatı neredeyse kafa kafaya. Herkes yüksek buluyor ama halen bugün Avrupa’daki en ucuz benzini biz kullanıyoruz. Ayrıca Türkiye’de inanılmaz bir akaryakıt israfı var. Yürüyerek 5 dakikada gidilecek mesafeler için de arabaya biniliyor. Bu tabi benim işime geliyor, tüketim oluyor. Ancak, insanların sürdürülebilirlik adına biraz daha tutumlu davranması gerekir.
Fiyatların aşırı yükselmesiyle birlikte akaryakıt tüketiminde bir azalma söz konusu oldu mu?
Günlük olarak Türkiye’deki bütün pompa satışlarını görebiliyoruz. Enerji İşleri Genel Müdürlüğü otomasyon verisinden yararlanarak bunları yayınlıyor. Oradaki görüntü şu ki; geçen sene eylül-ekim ayında -tüketimin hani dörtnala gerçekleştiği zamana göre- mart ayındaki pompa satışlarında; o günlere göre ortalama belki yüzde 4-5 arasında gerileme oldu. Bu, beklendiği kadar çok değil. Türkiye’de tüketim azaldı mı? Evet, azaldı. Nereden azaldı? İstasyon satışlarından ziyade, özellikle yol projeleri vs. gibi toptan satın alım yapılan bazı alanlarda bir düşme var. Ama onu da kompanse eden bazı noktalar var. Örneğin şu anda bazı doğalgaz santralleri dizele döndüler. Maliyeti daha düşük olduğu için dizel kullanıyorlar. Çünkü doğalgaz fiyatı neredeyse on kat arttı.
Dizel tarafına bakacak olursak, buradaki fiyat temposu nasıl?
Dizelin tonu bu yılın başında ocak ayında 700 dolardı, ay sonuna doğru 780’e çıktı. Şubat 800-900 arasıydı, mart ayında 950-1400 arası oynadı ve mart ayını 1100’le bitirdi. Bunlar dönemlerinin kurlarıyla çarpıldığında TL bazında net değişim görülür. Ama dolar bazında bile baktığında 700’den (1400 afaki, bir iki gün olan bir şey) 1100’e çıktı. Yani yüzde 50-60. Buna bir de Türk Lirası’na dönerken kur farkını koy, işte o zaman yüzde 60-70 eder.
Son döneme baktığımızda neredeyse her gün fiyat değişimi gündeme geldi değil mi?
2021 yılında, tüm yıl dizelde toplam 24, benzinde 22 kez fiyat hareketi olmuş. Bu yılın başından bugüne ise dizelde 26 fiyat hareketi oldu. Benzinde ise 21’de kaldı. Benzindeki 21 hareketin 14’ü de mart ayında oldu. Şimdi bunu Avrupalı dostlarla paylaştığımda hayret ediyor, “Nasıl yani” diyorlar. Avrupalılar bugüne kadar fiyatlara 6 ayda bir bakıyordu. Şimdi, onları da göreceğiz. İngiltere’de yüzde 7 enflasyon var. Avrupalılar bizde yüzde 7-8 enflasyon varken çok yüksek buluyorlardı. Biz de, “Bu bizim inmiş halimiz” diyorduk. Biz geçmişten de enflasyonist ortama alışığız. Bizim jenerasyona nur yağdı yine. Çünkü gençler enflasyonist ortamda iş yapma becerisine sahip değiller. Avrupalılara da biz akıl satacağız; “Enflasyonda ne yapılır, nasıl yapılır” diye.
Fiyatların yükselmesi cirolarınızı artırıyor…
Herkes zannediyor ki biz güllük gülistanlık bir şey yapıyoruz. Rakam büyüdükçe finansman maliyeti de rakam olarak büyüyor. Zannediliyor ki fiyatlar arttıkça, biz “o ne güzel” falan diyoruz. Bayi ile paylaşılan entegre marj aynı oranda artmıyor, hep geride kalıyor. Aksine ben istiyorum ki fiyatlar yer ile yeksan olsun. Millet rahat rahat tüketsin, benim işletme sermayem düşsün.
Petrol fiyatlarının seyrini nasıl görüyorsunuz? 100 doların altına inmesi söz konusu olur mu?
Petrol fiyatları, öngöremeyeceğimiz bir süre içinde dalgalanmaya devam edecek. İnmesi pek muhtemel değil. Bunlara alışacağız.
Öngördüğünüz bir fiyat aralığı var mı?
Bir fiyat aralığı vermek zor. Kimi 300 doları, kimi şimdi 180’i telaffuz ediyor. 180’e çıktığında zaten dünyada enflasyon alır başını gider. O zaman bütün dünya ekonomisini stagflasyona sokarsın.
Rusya’yı sıkıştırmak için belki de petrol fiyatları aşağı çekilir…
Bu ihtimal harici bir şey değil, kimse bunu dillendirmiyor ama Rusya’yı zor duruma sokmak için fiyatların düşmesi etkili. Çünkü Rusya’yı esasında petrol geliri taşıyor. Doğalgazda bir miktar taşıyor ama daha ağırlıklı olarak petrol taşıyor.
Akaryakıtta pompa fiyatı nasıl belirleniyor?
Türkiye’de çok basit bu bir formüldür. Rafineri satış fiyatına, entegre marj dediğimiz dağıtım şirketiyle bayinin paylaştığı ücret ve şehrine göre değişik nakliye bedelleri ilave edilir ve pompa fiyatı belirlenir. Kanunen benim dağıtım şirketi olarak bütün bayilerime bütün istasyonlarıma o ilçede uygulayabilecekleri en yüksek pompa fiyatını bildirmek yükümlülüğüm vardır.
Alt sınır var mıdır?
Alt sınır yok. Bayi kendi cebinden fiyatı indirebilir. Örneğin Pozantı’da “21.93 kuruştur” dediğim zaman, kanunen bunun üstünde satmamaları lazım. EPDK, benim açıkladığım fiyatların üstünde satanlar varsa onlara cezalandırmaya gidebiliyor. Rekabet öyle bir durumda ki; kimse kalkıp da bizim verdiğimiz fiyatların üstüne afaki bir şekilde yüzde 10 koyup satmıyor zaten.
Entegre marjın seyri nasıl? Fiyatlarla birlikte entegre marj da artıyor mu?
Geçen sene bugünlerde pompa fiyatı 7-7.70 TL’ydi. O zaman entegre marj 88 kuruştu. Pompa fiyatı içindeki payı yüzde 11- 12’ymiş. Bugün için konuşalım 21 lira içinde 135 kuruş… Yani yüzde 6.2. Zaten sorun burada. Eğer ben, bugün de yüzde 10’u kendime bağlayacak olsam o zaman 21 lirada 2 lira almam lazım. Oysa 135 kuruş alıyor ve bunu da bayiyle paylaşıyorum. EPDK geçen sene 88 kuruşu fazla buldu, entegre marjı 72 kuruşa indirdi. Şu anda marj 130 kuruş. Marj 1 liraya indirilse, 21 liralık fiyatta enflasyon 30 kuruşla mı aşağı çekilecek?
Yükselen fiyatlar ve enflasyon cironuzu büyüten etki yapmış olmalı değil mi?
Geçen sene 67 milyar lira ciroya ulaştık. Benim hep hedefim 10 milyar dolarda tutmak şirketi.
Akaryakıt istasyonu sayınızda artış söz konusu mu?
Ben göreve 16 Ekim 2017’de başladım. Ekran fotoğrafı duruyor halen bende. 1683 istasyon vardı bu şirkette, şimdi 1914 istasyonumuz var.
İstasyon sayısı konusunda hedefiniz ne peki?
İstasyon sayısında 2 bini görürüz, 2001’i görmeyiz. Çünkü hissiyatım o ki 2000’in üstüne çıktığım anda kontrol dışına taşacak, 2000 yeter. Benim her sene ortalama 300-350 arası kontrat yenilemem var. Yani her gün bir tane kontrat yenilemek durumundayım. Artı bir de en aşağı her yıl bir 50-60 tane ilave oluyor. Küçükleri veya bana yakışmayanları devreden çıkartıyorum, yerine yenilerini alıyorum ama o benim sayımı artırmıyor. Ama istasyon profilim yükseliyor.
Bayi transferi piyasası nasıl bir seyir izliyor?
Biz kazançlı çıkıyoruz o işten. Bunun iki sebebi var: İsmi bilinen bir rakiple çalışıyorsa büyük bir ihtimalle yöneticilerine kızmıştır, bize gelmiştir. Bir de özellikle Anadolu’da hiç duyulmamış birtakım isimler görülür, batarlar çıkarlar. Bayi, “Ben emin olacağım birisiyle çalışayım kardeşim” diyor o yüzden değişiyor, bize geliyor. Bu arada, geçen sene bu günlerde 100’e yakın dağıtım şirketi vardı. EPDK çok doğru bir iş yaptı orada. Bu rakam şu anda 36.
Akaryakıt istasyonlarında market işi nasıl gidiyor? Eskiden basit, istasyonun önemsiz bir parçası olan marketler, bugüne gelindiğinde ciddi bir yarış, rekabet alanı haline geldi değil mi?
İstasyon marketçiliği, ayrı bir konsept. Daha bunu bizim perakendeci dostlarımız tam algılayamadı. Ben bunu geçen sene ayrı bir proje haline getirdim. Biz şu anda 50 tane marketi kendimiz işletiyoruz. MarketPlus konseptini geliştirdik. 246 istasyonumuzda var. Tchibo ve Ülker grubu gibi üreticilerle iş birliği yapıyoruz. Bizim MarketPlus’lar yarın öbür gün ayrı bir şirket haline dönüşebilir. Şu anda bizim bünyede ayrı bir departman. Biz marketçiliği de öğreniyoruz, geliştiriyoruz. Bu iş artık yan iş olmaktan çıkıyor. Marketçiliği hakikaten büyüyecek önemli bir alan diye düşünüyorum.
Elektrikli araçların yaygınlaşması akaryakıt istasyonlarını nasıl değiştirecek? Siz bu yönde hazırlıklar yapıyor musunuz?
Petrol Ofisi’nde şu anda 24 tane şarj istasyonumuz var. Türkiye’de ilk lisanslı şarj istasyonları bizde. Biz özellikle şehirlerarası güzergahtaki istasyonlara bu yatırımı yapıyoruz. Şehir içi istasyonlarında şarj üniteleri yok, çünkü gerek yok. Evinde yap, park yerinde yap. Ama buradan çıkıp İzmir’e gidiyorsan Balıkesir’de şarj etmelisin, bu bende var.
Şehirlerarası istasyonlarda şarj süresi ne kadar?
Düz akım şarj ünitelerinde 20 dakika civarında. Diğerleri AC’ler 40 dakika civarı. Biz baştan bedava şarj ediyorduk. Şimdi ise yapılan düzenleme ile ücretlendiriliyor.
Bir aracın şarj faturası ne kadar?
Ortalama bir aracın bataryasının yüzde 80 doluluğa ulaşması 300 lirayı buluyor. Bu, evde şarj maliyeti.
İstasyonlarınızdaki şarj ünitelerinin sayısı artmayacak mı?
Artacak ama milletin köpürttüğü kadar hızlı büyüme beklemiyorum ben.
Motor yağı üretiminde Chevron’la ortak oldunuz. Bu ortaklık nasıl ilerliyor?
Chevron’la birlikte ayrı şirket kurduk. Bizim zaten Chevron ile deniz yağlarında iş birliğimiz vardı. Türkiye’deki en büyük kapasiteli fabrika bizim. “Bizim uluslararası otomobil şirketleriyle anlaşmamız yok. Gelin beraber sizin yağları da üretelim” dedik. Eylül 2020’de anlaşmayı imzaladık, ortak şirketi kurduk ve Kasım 2021’de Derince’deki tesislerimizde üretime başladık. Burada ürettiklerimiz benzinli ve dizel motor yağları. Yani Havoline ve Delo. Fakat Chevron’un çok özellikli özel amaçlı endüstriyel yağları var. Mesela; rüzgar tribünlerinde çok özel bir yağ kullanıyorlar. Dünyada üreten üç şirket var. Biz o ürünleri getirdik, tonaj artarsa üreteceğiz de. Bu da bizim için güzel bir girişim oldu.
Kapasiteniz ne kadar?
Derince’deki fabrikamızda kapasite artırımına gittik. Şu anda 150-160 bin ton üretebiliyoruz. Bu, madeni yağ için çok büyük bir kapasite. Chevron, bu ortaklıkla birlikte Türkiye’de yatırıma girmiş oldu.
Sizin bir de ikinci el araç işiniz var. Sıfır araç fiyatları çok yükselince ikinci ele yoğun yöneliş oldu. İkinci elde tempo nasıl?
VavaÇars, ikinci el araç alım-satımı işimiz. Tamamen dijital ortamda kimse buna inanmıyordu, ben dahil. Türk milleti gidecek arabaya bakacak. Bizde öyle değil. Bizde internet sitesinde bakıyorsun araca bastırıyorsun parayı. 15 günde iade uygulaması da var. Ayrı bir şirket ama yönetiminde bizler varız. Geçen ay 5 bin tane araba sattı. Alınan araçları bakıma sokuyoruz. Çünkü buradan araba alırsan 12 aya varan garanti veriyor. VavaCars böyle iyi gidince bir başka adım attık. Yakında lisansımızın çıkmasını bekliyoruz. Bir finans kurumu kuruyoruz. Yani, fintech tarafına da giriyoruz. Araba kredisi vereceğiz. Finans kurumumuz tamamen dijital ortamda çalışacak. Web sitesinden 15-20 dakikada kredi kullanılabilecek. Kurumun adı “Credin” olacak.

AZ MARJLA İŞ YAPIYORUZ
Ülkemizde akaryakıt fiyatları aşırı yükseldi ama siz hâlâ “Avrupa’daki en ucuz akaryakıt Türkiye’de” diyorsunuz…
Evet… Bunun iki sebebi var. İlki şu anda bizdeki ÖTV diğer ülkelerden düşük. Diğer ülkelerde yaklaşık pompa fiyatının yüzde 30-40’ı vergidir. Bizde şu anda yüzde 15’ler mertebesinde. KDV’yi de eklersek bizde yüzde 20-25’lerde. Ama esas farkı yaratan ise bayi ve dağıtım şirketinin almış olduğu entegre marj dediğimiz taraf. Yani üretici diye bakarsan bize, şu anda bütün üreticilerde olduğu gibi veya bunun ticaretini yapanlarda olduğu gibi az marjla iş yapmaya çalışıyoruz. İşte şu anda Türkiye’de de fiyatların Avrupa’ya göre ya da düz matematik hesabından göreceli olarak düşük olmasının sebebi; bu entegre marj dediğimiz yani bizlerin geliri olan taraf. Bayinin ve dağıtım şirketinin düşük almasından dolayı kaynaklanıyor.
2050'DE BUGÜNKÜ KADAR ARAÇ AKARYAKIT KULLANIYOR OLACAK
Ülkelerin verdiği “sıfır atık-karbon nötr” taahhütleri dikkate alındığında petrol için jübile yılları başladı. Bu gelişmelerle birlikte sizin sektör tümüyle ortadan kalkmayacak mı?
Birincisi 2050 yılında dünyada 2.3 milyar hafif araç olacak. Şu anda 1.3 milyar. Bunun yarısı kadar da kamyon, otobüs, traktör vs. var. Toplamda dünyada yaklaşık 2 milyar araç var. Bu 1.3 milyarın 2050 yılında 2.3 milyar otomobil olması bekleniyor yarısı kadar da diğerleri olsa, 2050’de 3.3 milyar araç olacak dünyada. Bu 2.3 milyar otomobilin yüzde 30-40’ının elektrikli olacağı düşünülüyor. Şu anda yüzde 0.7’si elektrikli. 2050 yılında yüzde 30-40’ı olacak 2.2 milyarın. Artı bugün, petrol ve ürünlerinin sadece beşte biri nakliyede tüketiliyor. Bu otomobillerin beşte birindeki payı da yüzde 40- 50 kadar. Çünkü otomobil çok tüketmiyor, diğerleri daha fazla tüketiyor. Bu bize şunu söylüyor; 2050’de yine bugünkü kadar akaryakıt otomobilde tüketilecek, belki biraz düşer. Ama elektrikli olmayan otomobil dışındaki araçların sayısı artıyor. Otomobil dışı araçlarda da LNG söz konusu. Ama bu tür ağır ticari araçlar, uzun yıllar kullanılıyor. Örneğin bir otomobilin kullanım ömrü on yılsa, bir kamyonun 20 yıl daha fazla.