Tilki ile kirpi

YÖNETİM – TUNÇ DİPTAŞ

Bir zamanlar, bir tilki keyifle ormanda yürürken karşısına bir kirpi çıkmış. Kirpiyi hayatında ilk defa gören tilki meraklanmış ve “Sen de kimsin?” diye sormuş.
Kirpi cevaplamış:

“Ben kirpiyim. Peki, ya sen kimsin?”

“Ben de tilkiyim. Ormanın en kurnaz hayvanı olarak bilinirim. Türlü hilelerim var, her yolu bilirim. İstediğim avı kolaylıkla avlarım” diye yanıtlamış ve sormuş: “Senin ne gibi özelliklerin var?” 

Kirpi,“Benim senin gibi çok bilgim yok, bildiğim bir tek şey var ve onu kullanıyorum” diye yanıtlayıp “Benim bir bilgim varken, senin bilmediğin yok!” sözleriyle tilkiyi övmeye başlamış.

Kirpinin övgüleri karşısında böbürlenen tilki, merak edip sormuş: “Bir tek bilgi ile nasıl hayatta kalıyorsun?”

Kirpi, “Ayağını uzat da sana göstereyim” demiş. Tilki ayağını uzatır uzatmaz kirpi hiç beklemeden tilkinin ayağını ısırmış. Buna sinirlenen tilki türlü hilelerle onu alt etmeye çalışsa da kirpinin dikenlerini aşamamış.

Böylelikle kirpi bildiği tek kozunu oynamış, hayatta kalmayı başarmış ve tilkiyi çaresiz bırakmış.

Farklı alanlarda çalışmalar yapan düşünür ve uzmanlara ilham vermiş Ezop’un bu masalını ilk duyduğumda yöneticiler, liderler ve girişimciler için biçilmiş kaftan olduğunu düşündüm. Hikâyede de anlatıldığı üzere tilkinin birçok bilgisi, stratejisi ve fikri var. Öte yandan kirpinin yalnızca bir bildiği var. Ancak o bir bilginin hikmeti çok büyük. Öyle ki kirpi bu sayede hayatta kalmayı başarıp tilki gibi kurnaz bir hayvani alt edebildi.

Etrafımda sürekli olarak benden fikir isteyen, çok sayıda girişimde bulunan, her gün yeni bir heyecanla, bir oraya bir buraya savrulanları gördükçe bu hikâyeyi hatırlıyorum.

İyi kullanılan uzmanlaşılmış tek bir bilgi, yarım yamalak öğrenilip uygulanmaya çalışılan birçok bilgiden daha değerlidir.

Mozart’ı dünya çapında bir müzisyen yapan yalnızca piyanoyu düşünmesidir.

Futbolun sihirbazı gelmiş geçmiş en büyük futbolcuların başında gösterilen Messi’yi zirveye çıkaran futbolu her şeyin önüne koymasıdır.

Steve Jobs’u efsanevi bir iş insani haline getiren takıntılı bir şekilde Apple şirketini yenilikçi ve farklı hale getirme çabasıdır.

Ferrari’yi dünyanın en bilinen spor araba markası haline getiren el yapımı yaratıcı tasarıma odaklanmasıdır.

Ikea’yı global bir marka yapan kolayca monte edilebilen ucuz mobilyalar üzerine ustalaşmasıdır.

Bu bağlamda üzerinde durmamız gereken 3 söylem var. 

• Hayatta her şey eşit oranda önemli değildir.

Dikkatli baktığınız zaman, doğru soruları sorduğunuz zaman fark edersiniz ki aslında en önemli olan yalnızca bir tanedir. Başarılı insanlar birçok şeyi aynı anda yapmaya çalışmak yerine en önemli şeyleri yapmayı tercih ederek zirveye ulaşırlar. Goethe der ki “En önemli şeyler asla en önemsiz şeylerin insafına bırakılmamalıdır.” 

• Disiplinden daha önemli olan doğru alışkanlıklardır.

Disiplinli çalışmadan daha önemli olan bir tek şeye odaklanıp başka bir şeyi düşünmeden, bazen takıntılı bir şekilde tutku duyduğunuz işi yapmaktır. Hayatınıza anlam katmayan bir konuda disiplinli olmaya çalışmak yerine doğru alışkanlıkları kazanmayı tercih etmek gerekir.

• Dengeli yaşam diye bir şey yoktur. Büyük icatlar, büyük başarılar uçlara ulaştığınızda gerçekleşir. Önceliklerinize odaklandığınızda, yalnızca önemli olan üzerine yoğunlaştığınızda farklılık yaratırsınız.

Yapmanız gereken doğal yeteneklerinizin farkına varmak ve doğuştan güçlü olan yönlerinize odaklanmaktır. Tek bir şey üzerinde uzmanlaşmaktır.

Bu yüzden çok sayıda kitap okumak yerine uzmanlaşmak istediğiniz alandaki kitapları defalarca okuyun ve altını çizerek çalışın. 

Kendinize soracağınız soru “Bugün neler yapmam gerekiyor?” yerine “Bugün hangi tek bir şeyi yaparsam, verimli ve keyifli bir gün bir geçiririm?” olmalıdır.

Kirpi gibi olacağınız bir hafta dileğiyle.