Fatoş BOZKUŞ
Bir çocuk 7’sinde neyse 70’inde de odur’ atasözünün ne kadar doğru olduğu ispatlayan bir yönetici Philips Kişisel Sağlık Türkiye Ülke Müdürü Sibel Yıldız. O, daha çocukken profesyonel yönetici olacağını belli etmiş. Herkes evcilik oynarken kendisinin arkadaşlarıyla şirketçilik oynadığını, genellikle de şirketin yöneticisi olduğunu söyleyen Yıldız, üniversitede gıda mühendisliği okusa da hiçbir zaman bu mesleği yapmamış. Çocukluğunda da zaman yönetimini iyi yapan, dengeli ve disiplinli bir çocuk olduğundan bahseden Yıldız, anda kalmak ve dengeyi korumak konusunu önceliklendiren Uzakdoğu felsefelerine de bu nedenle çok meraklı olduğunu anlatıyor. Her ne kadar eğitim vermese de sertifikalı bir yoga eğitmeni olan Yıldız’ın 8 ve 5 yaşında iki kızı var. Onların da kendisi gibi açık hava aktiviteleri yaparak büyümesi için çabalayan Yıldız, şimdiden kızlarını spor ve sanatla tanıştırmış. Yıldız ile iş dışı hayatını konuştuk.
Sizi küçük bir çocukken profesyonel bir yönetici olacağınızı aklınızdan geçiriyor muydunuz?
Ben henüz dijitalleşmenin olmadığı, dışarıda oyunlar oynadığımız mutlu bir çocukluk geçirdim. Disiplinli ve sorumluluk sahibi bir çocuktum. Ödevimi bitirmeden oyuna başlamazdım. Ama dengeyi hep kurdum. O dönemlerde öğretmen, doktor olmak gibi bir hayalim hiç olmadı. Hatta komşu çocuklarıyla evcilik oynamak yerine şirketçilik oynardık. Ben genellikle şirketin yöneticisi olurdum. Kabataş Erkek Lisesi’nde kendimi fen-matematik sınıfında bulunca o dönemin yeni mesleklerinden gıda mühendisliği dikkatimi çekti. İTÜ Gıda Mühendisliği’ni birincilikle bitirdim. Ama stajlar sonrasında mühendislik yapmamaya karar vermiştim bile. Her ne kadar iş hayatına bir gıda şirketinde başlasam da orada Ar- Ge’de çalışmak yerine satış pazarlamada çalışmayı tercih ettim.
Peki, mühendislik okumanın iş hayatında artılarını gördünüz mü?
Mühendisliğin bana analitik düşünce ve problem çözme yeteneği kattığını düşünüyorum. Evet, 15 yıl kadar önce Uzakdoğu felsefeleri ve yoga girdi hayatıma. Hatta her ne kadar bu konuda eğitimler vermesem de sertifikalı bir yoga eğitmeniyim. Orada öğrendiğim şeyler yolumu aydınlattı. Anda ve dengede kalabilmek, kriz dönemlerinde ekibime de bu sakinliği yansıtmak konusunda bana çok faydası oldu eğitimlerin. Özellikle çocuklarım doğmadan önce bu felsefeyi hayatıma entegre etmiş olmam çok fayda sağladı bana.
Yoga eğitimini nerede aldınız?
15 yıl kadar önce Bakırköy’de oturuyordum. İş yeri Anadolu yakasındaydı. Dönüşte trafiğe takılmamak için Bağdat Caddesi’nde bir yoga merkezine gitmeye başladım. Yoga serüvenim böyle başladı. Yoga eğitimlerini de Mey Elbi’den aldım. Hatta o yıllarda Kaz Dağları’nda kampa gitmiştik. Telefonun çekmediği bir ortamda, tanımadığım biriyle aynı odada kalmıştım. Yavaşladığım ve bana çok iyi gelen bir tecrübeydi. Yeri geldiğinde durabildiğimi ve kendimle vakit geçirmekten keyif aldığımı, işimin beni var etmediğini gördüm. O güvenle hayatta akıştayım. Hep iyi şeyler olacağını düşünmüyorum tabi. Ama her şeyin bir nedeni olduğunu, kiminin bizi geliştirmek ve en iyi halimize getirmek için kiminin ise veremediğimiz sınavlar sebebiyle başımıza geldiğini düşünüyorum.
İki çocuğunuz olduğunu söylediniz. Kaç yaşındalar?
İki kızım var biri 8 diğeri 5 yaşında. Aslında ben eşimle üniversitede tanıştım ve sonrasında evlendim. Ama çocuk sahibi olmayı 35 yaşına bırakma ve öncelikle kariyerimize odaklanma kararı vermiştik. Çok isabetli olmuş, o süreçte olgunluğa da erişmiş olduk. Çocuklarımın biri ilk okula diğeri anaokuluna gidiyor. Ama ben kahramanlık yapıp hem çocuk yaparım hem kariyer deyip kahramanlık yapmıyor, destek de alıyorum.
Peki, günlük olmazsa olmaz rutinleriniz var mı?
Ben hep insanın hayatına faydalı rutinler katması gerektiğini düşünmüşümdür. Benim de rutinlerim var. Sabah kalkar kalkmaz, güneşi selamlarım ve Tibet’in gençlik hareketlerini yaparım örneğin. 15 dakikamı alıyor bu. Sonra mutlaka bir bardak suyumu içerim. Kahvaltıda mutlaka yumurta yerim. Sağlıklı proteinle güne başlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bitkisel yağlarla yaptığım yüz yogasını sabah akşam hiç aksatmıyorum. Bir de yaz kış gün ışığı almak gerektiğini düşünüyorum. Bunun için vakit bulursam küçük yürüyüşler yapıyorum, vakit bulamazsam da arabayla işe giderken kolumu camdan çıkartıyorum.
Yoga dışında bir spor yapıyor musunuz?
Kızlarım hafta sonları jimnastiğe gidiyor. Çocukları bıraktıktan sonra eşimle birlikte pilates dersi alıyoruz. Sonra da çıkışta çocukları alıyoruz. İyi zaman planlaması yapınca her şeye yetişebiliyorsunuz. Ben çocuklarımla kaliteli zaman geçirme ve onlarla faaliyet yapma konusuna çok özen gösteriyorum.
Peki, ne tür aktiviteler yapıyorsunuz?
Yaş olarak hala oyun çağındalar. Aile katılımı olsun diye kutu oyunları en çok aldığım şey. Eğlenceli, ailece oynayabiliyoruz. Tiyatro ve bale gösterilerine küçüklüklerinden beri götürmeye gayret ediyorum. Doğada zaman geçirmek için Kent Orman’a gidiyoruz.
FLAMENKO ÖĞRENMEK İSTİYORUM
Sibel Yıldız, cebinde biriktirdiği bilgi ve tecrübeyi aktarmak için mentorluk yapıyor. Çok fazla insana mentorluk yaptığını ve öğrendiği şeylerle onların kariyer hayatında yol açmaya çalıştığını ifade eden Yıldız, öğrenmeyi de bırakmamış. Şu anda tasavvuf ve mitoloji kitapları okuduğundan bahseden Yıldız, uzun zamandır Flamenko yapmak istediğini ve şimdi kendisine bu dansı öğrenmek için kurs baktığını da anlatıyor.