Ece ULUSUM
Konser sırasında dinleyicilerinizden aldığınız ses kayıtlarının yer aldığı yeni bir şarkı çıkardınız. Nereden çıktı bu fikir?
İlk çaldığım anda İstanbul seyircisi şarkının düştüğü yerde söylemeye başladı. Beynimde şimşekler çakmasıyla beraber herkesi durdurup ses teknisyeni arkadaşıma dış mikrofondan kayıt almasını söyledim. Sonra bir stüdyo kaydı gibi 3,2,1 deyip kayıdı aldık. Böylece hem konserlere gelen dinleyicilerimle hiç unutmayacağımız bir anımız olmuş oldu; hem de şarkıda dediği gibi beraber bir “Ses” çıkartmış olduk.
Yapay zeka ile yapılan klipte ilkel dönem insanları VR gözlükle bugünün evrenine bakıyor. Şarjı bitince de kendi dünyalarına dönüyor. Bu klibin insanlara hangi mesajı vermesini istediniz?
Bir dönem eleştirisi ve aynası bir nevi. Gerçekle sanalın birleştiği, birbirinden ayrılamadığı; iyi ve kötünün arasındaki çizginin iyice bulanıklaştığı bir dönem geçiriyor dünya. Herkes önündeki değil, diğer taraftakine öykünüp, o olmaya çalışırken kendi dünyasının içinde iyice yalnızlaşması dolayısıyla bir araya gelmek için, bir ses çıkarmak için, bir olmak için başka yollara meyil ediyor. Biz daha ne olduk ki yeni dünyalar peşinde koşuyoruz sorusu aslında.
Terapi albümüne son durum nedir? Nasıl bir Bedük evreni bizi bekliyor?
Bir türlü bitmiyor. Tam bitti derken, yine bitmiyor! 8 parçalık bir albüm hazırlıyorum. Bu tabi son dakikaya kadar değişebilir. Tam da bu aralar hepimizin ihtiyacı olan bir terapi seansı gibi olacak.
KENDİNE ÖZGÜ BİR TARZIM VAR
Yoruma açık ama ben bir yandan bu şarkının toplumsal ve belki de bir nebze politik bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Böyle bir yanı var mı?
Mesaj kaygım hiç olmadı. İçimden ne geliyorsa, ne yaşıyorsam, ne hissediyorsam onu yazıyorum. İnsanların çok dağıldığını ve artık birleşmesi ve uyanması gerektiğini hissediyorum. Artık bu röportaj vesilesi ile de bu “elektronik müzik” mevzuuna da bir nokta koymak isterim. En başından beri “ben elektronik müzik yapmıyorum” dedim. Ama bir şekilde herkes elektronik diye adlandırıyor. Genel giderden farklı ve kendine özgü bir müzik yaptığım için sanırım müziğimi kategorize ederken bir kayma oluyor. Ben şarkı yazıyorum, sonra bu şarkıları aranje ediyorum. Elektro, pop, funk, rock temellerinin etrafında dönen bir müzik yapıyorum. Bazen “Son Sigaram” gibi daha içsel, bazen “Altı Üstü” gibi daha ilahi, bazen “ Bi Dans Etsek” gibi daha romantik, bezen de “Push The Button” gibi daha sert elektro ve gaz. Hepsi benim evrenimde, hepsi beraber.
Türkiye’de genç bir pop müzisyeni, Türkiye’deki müzik sektörünün, çok dominant, çıkarı olmadığında müzisyenlere engel koyan isimlerle dolu olduğunu söyledi. Siz kendinizi bu dünyadan ayırdınız, ülke değiştirdiniz hatta müzik şirketinizi kurdunuz. Müzik sektöründeki bu ‘zorbalık’ sizin karşınıza çıktı mı?
Zorbalık, abicilik, yancılık, insanın ve egonun olduğu her yerde, her sektörde ve her ülkede var. Ben kendimi o dünyadan ayırmak için taşınmadım. Ben hep ayrıydım. Zaten bir şeyden kaçarak hareket edersen hayatın boyunca hep kaçarsın. Ne iş yapabilirsin ne huzur bulabilirsin. Başladığım günden beri ayrı bir yerde durdum. Hem yaptığım müzik hem de doğam gereği böyle olmak zorunda oldu. Herhangi bir dünyaya ait hissedemedim hiçbir zaman. Belki beni özgün kılan unsur da bu olmuştur. Ya da önümdeki engel… Bilemedim. Tek bildiğim şey, işini layıkıyla yapıp, kimsenin günahına girmeden hak yemeden derdin sadece kendi işin ve hayatınsa ve yatağa başını koyduğun zaman rahat uyuyorsan tamamdır. Para gelir gider, başarı gelir gider ama huzur ve sağlık en değerlisi.
Dijital platformlardaki algoritmaların kandırmaca olduğuna dair birçok haber çıkmaya başladı. Sizin yorumunuz nedir hem müzisyen hem de dinleyici olarak?
Baştan beri hep böyleydi. Ağlamaya dövünmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Bir müzisyen, bir sanatçı olarak amaç o platformlara göre içerik üretmek değil, bilakis sanatın o platformlar için bir değer olmalı. Sanatçı ve içerik üreticisi arasındaki ince çizgi çok kalın aslında. Sen bugün o platformların algoritmasına göre üretirsen, yarın o platformlar olmadığı zaman ortada kalırsın. Ben; dijital veya analog, ortada hiçbir platform olmasa da var olmanın peşindeyim.
PROFESYONEL KARİYERİMİN 20 SENESİ
Onlarca 100’üncü yıl marşı geldi. Marşlardan birine mesela Parla’ya sağlam bir remix yapma teklifine nasıl bakarsınız?
Yapanların ellerine sağlık mis gibi de olmuş. Biz ülke olarak bir parlayalım, sonra remix de yaparız, marş da besteleriz, beraber halay da çekeriz.
2024 planları neler?
2024 benim profesyonel müzik hayatımın yirminci senesi. Terapi albümünü o yüzden çok önemsiyorum. Güzel bir albüm tanıtım konseri yapmayı planlıyoruz. Albümü doğum günüm olan 20 Nisan’da çıkartıp bol bol konser turlarında olacağız.