Bir kaç hafta önce başıma, bir müzisyen olarak beni şaşkına çeviren bir olay geldi. Bilenler bilir… Şarkılarımı SIRMA adı altında, tüm dijital platformlarda yayınlıyorum. Fakat besteci olarak resmi ismimi, yani ‘Sırma Munyar’ı kullanıyorum.
Bir gün kendi sanatçı sayfamı Spotify’da ararken, ‘SIRMA Munyar’ adında başka bir sanatçı sayfası çıkıverdi karşıma. Sık rastlanacak türden bir isim değil ya, şöyle bir göz attım sayfaya…
Tahammül edebildiğim kadarıyla sayfadaki iki şarkıyı açıp dinlemeyi de ihmal etmedim.
Sayfadaki şarkılar enstrümantal… Kapaklar farklı kadın mankenlerin fotoğrafları…
Sayfanın aylık dinleyici sayısı yalnızca bir ve dinleyicinin bulunduğu şehir İstanbul.
KURNAZCA BİR TEZGAH
Hemen harekete geçtim… Belli ki bu, basit bir isim benzerliğinden ibaret değil. Aksine, benim müziklerimi ararken yalnızca adımı değil, soyadımı da arama motoruna yazan dinleyicilerden faydalanmak amacıyla tasarlanmış bir tezgâh. Fakat meğer bu tezgâh benim sandığımdan da kurnazca düşünülmüş…
Nitekim ortada çalıntı bir eser yok. Bir çok platformdan benzer yorumlar aldım:
“Eğer size ait bir esere başka bir sanatçının sayfasında rastladıysanız, elbette kaldırabiliriz… Ancak isminizin başka bir sanatçı tarafından kullanılmasına engel teşkil edecek herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.”
HAKSIZ KAZANCIN ÖNÜNE NASIL GEÇİLİR?
Şimdi benim önümde iki tercih var. Ya bu işin peşine düşüp, ismimin hakkını tescil edeceğim… Ya da bu tür olaylara göz yumup, yoluma devam edeceğim. Eskiden sanatçılar LimeWire gibi korsan müzik eserlerinin kol gezdiği paylaşım sitelerine karşı savaş açarlardı…
Günümüzde ise Spotify, Apple Music ve benzeri platformlar insanları abonelik sistemine alıştırdı diye, korsan müzik devrinin tamamen kapandığı düşünülüyor. Fakat yasa dışı müzik paylaşımının da, haksız kazancın da tamamen önüne geçmek, internetin hüküm sürdüğü bir devirde sanılandan çok daha zor.
YOUTUBE'DAN ÖNERİLEN ÖNLEMLER NELER?
Bugün YouTube’a girip baktığımda, rastgele hesaplar tarafından yüklenen onlarca şarkım çıkıyor karşıma… Benim YouTube sayfamdan önce o sayfaların paylaşımlarına denk gelen dinleyici çok. Ancak YouTube’da bu duruma karşı alınan bazı önlemler de yok değil.
Örneğin istersem, şarkılarımın YouTube’ta başka hesaplar tarafından yüklenmesine engel olabilirim.
Ya da o hesapların şarkıları kullanmasına izin verip, onlar üzerinden gelir elde edebilirim. YouTube’un yapay zekâ teknolojisine dayanan analitik sistemi sayesinde her müzisyen ve plak şirketi, bu konuda bir tercih yapma hakkına sahip.
KISA GÜNÜN KÂRI ADINA…
Gönderilen dosyaları süzgeçlerinden geçirip, şarkıların yayınlanmasına yeşil ışık yakan Spotify ve Apple Music gibi aboneli müzik platformları, ilk bakışta YouTube ve SoundCloud’a göre çok daha derli toplu görünüyor. Ancak bu platformlarda da bazen başka sanatçılara ait eserler, sahte kimlikler aracılığıyla tekrar tekrar yayınlanabiliyor. Bu tür stratejilere başvuran insanların genellikle tek bir derdi var: kısa günün kârı. Zira bir suçun cezası yeterince caydırıcı değilse, o suç ufak bir kumar oyunundan ibaret sadece.
Yanlış anlaşılmasın; teknoloji ilerledikçe giderek zorlaşıyor bu tezgâhları kurmak. Ama her yazılımda daima bir hata payı vardır ya… Korsan müzik piyasası da işte bu hata payı üzerine kurulu.
YENİ PLATFORMDA DURUM NE?
Dijital müzikte taşlar yerlerine oturtulmak üzereyken, işin içine bir de metaverse ve NFT evrenleri girdi… Web3, bir çok müzisyene ekonomik bağımsızlık konusunda umut verse de, bir yandan da koca bir kara deliği temsil ediyor.
Her aktivitenin kayıtlar altında tutulduğu bu çağda bir gün, eserlerimizi ve kimliklerimizi korumak, bir lütuf olmaktan çıkar mı dersiniz?
Belki de çok büyük hâyâller kurmamak lazım…