Ece ULUSUM
Şarkılarına tam anlamıyla ruhunu ve saçlarındaki gibi sıcak renkleri katan müzisyen Arlo Parks, İstanbul’a geliyor. Mercury Ödüllü ve Grammy adaylığı olan Parks, 9 Temmuz’da 31. İstanbul Caz Festivali kapsamında Sultan Park – The Swissôtel Bosphorus sahnesinde olacak. Aslında onu festivalin 28’inci yılında izleyecektik ama İngiltere’nin pandemi koşullarında seyahat engeli getirmesinden dolayı konser iptal olmuştu. Belki de bu biz dinleyiciler için daha iyi oldu zira son albümü ‘My Soft Machine’ ile müzikal olgunluğunu ortaya koyabilmiş bir Arlo Parks izleyeceğiz. Özellikle albümün çıkış şarkısı ‘Softly’, içe dönük sözleri ve vokal yetenekleriyle dinlenebilir bir manzara sunuyor.
Hayata umut ve aşkla bakma yeteneklerini kaybetmeyi reddeden Arlo Parks ile tanışmayanlarınız varsa ve bu konsere gitmek için sebepler arıyorsanız, bu yazı size...
Arlo Parks, gerçek adıyla Anaïs Oluwatoyin Estelle Marinho, 9 Ağustos 2000'de Londra, İngiltere'de doğdu. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan ve gençliğinde şarkı yazan Parks, şiirsel söz yazarlığı ve samimi anlatımı ile kısa sürede müzik dünyasında dikkat çekti. İlk şarkılarını SoundCloud üzerinden paylaşarak kendine bir dinleyici kitlesi edinen müzisyen, müzikle olan bağını şöyle ifade ediyor: “Çocukken bile müzikle bir tür kaçış yolu buldum. Yazmak, dünyayı anlamlandırmamın bir yoluydu. Şarkılarım, yaşadığım anların bir yansıması.”
Arlo Parks, 2018 yılında ‘Cola’ isimli şarkısıyla büyük çıkış yaptı. Bu şarkı, onun hem sesi hem de şarkı yazarlığı konusunda ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi. Indie pop ve soul karışımı bir tarza sahip olan bu şarkı, Parks'ın duygusal anlatımıyla birleşerek dinleyicileri derinden etkiledi. Bu çıkışın ardından, Parks'ın kariyeri hızla yükselmeye başladı. Parks, ‘Cola’ şarkısının doğuşunu şu sözlerle anlatıyor: “Bir gün odamda otururken, yaşadığım bir ayrılığı düşünüyordum. Duygularımı kağıda dökmek istedim ve ortaya 'Cola' çıktı. Bu şarkı, benim için bir tür terapi oldu.”
Arlo Parks'ın 2021 yılında çıkardığı ‘Collapsed in Sunbeams’ albümü, onun müzikal kariyerindeki en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Albüm, hem eleştirmenler hem de dinleyiciler tarafından büyük beğeni topladı. Albümdeki şarkılar, Parks'ın kişisel deneyimlerini ve duygusal yolculuklarını samimi bir şekilde anlattı. ‘Hurt’, ‘Black Dog’ ve ‘Eugene’ gibi hit şarkılar, Parks'ın müziğine olan ilgiyi daha da artırdı. Parks, “Bu albüm, benim büyüme hikayem. Kendi kimliğimi keşfettiğim, zorluklarla başa çıktığım bir süreçti. Her şarkı, benim hayatımdan bir parça taşıyor” demişti albümü için.
Parks'ın şarkı sözleri, adeta bir şiir gibi akıyor. Onun şiirsel anlatımı ve samimi tarzı, dinleyicilere hem rahatlatıcı hem de düşündürücü anlar yaşatıyor. Parks'ın müziğinde, hem duygusal bir derinlik hem de bir umut ışığı bulunuyor. Genç şarkıcının müziği, birçok farklı türden ilham alıyor. Indie pop, soul, R&B ve alternatif rock gibi farklı türlerin harmanlandığı bir tarz benimseyen Parks, müziğinde çeşitlilik ve yenilikçilik sunuyor. Onun müziği, hem geçmişin nostaljisini hem de günümüzün modern sound'unu bir araya getiriyor. Parks, müziğinde hem enstrümantal zenginlik hem de vokal yeteneklerini sergiliyor. Şarkılarında yer alan yumuşak gitar riff’leri, zarif piyano melodileri ve etkileyici vokal performansları, dinleyicilere özgün bir müzik deneyimi sunuyor.
Arlo Parks’ı izlemek için bir nedeni de müzisyenin kendisinden dinleyin: “Her performans öncesi heyecanlanıyorum. Ama sahneye adım attığım anda, tüm o heyecan yerini saf bir mutluluğa bırakıyor. Seyircilerin enerjisiyle birleşince, o an gerçekten büyülü oluyor.”
