Okan ALTAN
8 Haziran Perşembe, Porsche ve tutkunları için çok özel bir gün idi… Çünkü 1948 yılının aynı gününde Avusturya Kärnten Liesertal Gmünd’de, Porsche doğmuştu. Çelik boru çerçeve ve aluminyum gövdeli, ortadan motorlu, düz dört silindirli 1,1 lt sia hacminden 35 beygir gücü üreten ilk spor otomobili 356/1 Roadster’ın üretimine resmen başlamış ve böylece markanın doğumu gerçekleşti.
Şimdi 75 yıl sonra ise; Mission X konsepti ile Porsche, spor otomobil teknolojisinin geleceğine markanın asıl merkezi Stuttgart Zuffenhausen’dan ışık tutuyor! Tarihindeki ikonik spor otomobillerin meşalesiyle tasarımların evrimsel gelişimine imza atan Michael Mauer, Mission E’den Taycan’a uzanan Ar-Ge çalışmaları gibi Mission X’in de 2027’de gerçekleşebileceğini fısıldıyordu…
1985’te 450HP’lik 959, 2003 612 HP’lik Carrera GT ve 2013 887 HP’lik 918 Spyder gibi seri üretime girer mi, şimdilik bilemiyoruz, fakat bu konseptin üstündeki tasarım detaylarını, önümüzdeki yıllarda bilinen serilerde görmeye başlayacağımızdan eminiz.
Yıldönümünde söz alan Hem Volkswagen Grubu ve hem de Porsche CEO’su olan Oliver Blume, “Porsche, sürekli değişse de, her zaman sadece Porsche olarak kaldı!” diyor ve sürdürülebilir mobiliteye vurgu yapsa da elektrikli performanstan bahsetmekten vazgeçmiyor…
Eğer Mission X seri üretime geçerse, o zaman 20,83 km’lik Nürburgring pistindeki en hızlı, trafiğe çıkabilir, 1:1 güç-ağırlık oranında, hız ve yanal ivmede günümüz 911 GT3 RS’ten çok daha fazla bastırma kuvveti değerleri elde edilecek. 900 voltluk sistem mimarisiyle 275 kW’lık mevcut Taycan Turbo S’den iki kat daha hızlı 22,5 dakikada şarj olan bir tam elektrikli süper Porsche ortaya çıkacak! Olası 500 kW kapasitesiyle 5,5 dakikada 100 km ve 11 dakikada yüzde 10’dan 80’e kadar şarj olabileceği de iddia ediliyor.
1,2 metrelik yüksekliği, efsanevi Porsche 917 yarışçısına benzettiğimiz öne doğru yükselen kapıları, basık ve düz siluetiyle Le Mans prototiplerini anımsatan Mission X, Porsche’nin olası ilk elektrikli hiper aracı olarak, aslında kompakt boyutlarda… 2 metre genişlik ve 4,5 metre uzunluk ve Carrera GT ve 918 Spyder ile aynı dingil mesafesi…
CFRP karbon fiberle güçlendirilmiş plastikten cam kubbeli öne yakın kokpiti, yandan efsanevi 956/962 C Grubu Porsche yarışçılarını akla getiriyor. Bataryaların doğrudan kabin arkasına yerleştirildiği kütleyi merkezleme fikri, en iyi yol tutuş için ortadan motor benzeri bir pozisyonla E-Core olarak adlandırılıyor. Geleneksel bataryalı kaykay şasisinden daha alçak bir zemini de ayrı bir avantaj… Önde 20 ve arkada 21 inç çapındaki merkezi kilitli jantları, yeşilimsi griden kahverengine dönüşen özel Rocket Metallic rengi, Porsche 906/908’leri andıran ve bir göz gibi açılan dikey LED şeritlerinden oluşan ışık imzasıyla uzunlamasına havada asılı gibi duran şeffaf arka stop çizgisi, gövdenin etrafında ve altındaki uyarlanabilir aktif ve sabit aerodinamik elemanlarla dolu Mission X’i günümüz Porsche’lerinden farklılaştırıyor.
Sürücü odaklı kabin
Arka uçtaki şeffaf ve içten aydınlatmalı PORSCHE yazısının ‘E’ harfi, şarj olurken yanıp sönüyor. A-direğinde olması gereken dış aynaların yerine dijital kamera sisteminin adeta birer kulak gibi B-direklerinde yer bulmuş olmasını ise ayrıca beğendiğimi de itiraf etmem gerekiyor…
Sürücü odaklı kabin içinde ise; ilk bakışta yolcu koltuğu endülüs kahvesi tek ve sürücü koltuğundaki daha açık kontrast derili omuz ve kalahari grisi koltuk başlıkları zıtlık olarak fark ediliyor… Altı noktalı emniyet kemerleri ve sürücüyü kaydeden çok açılı kamera sistemi de, hiper keyifler için hazırlanmış…
Üstü açık ve altı kesik direksiyon simidine entegre; PASM suspansiyon, PTV+ diferansiyel, traksiyon kontrolü ve hareket halindeyken sürüş modlarını ayarlamak için kullanılabilen kompetisyon tarzı düğmeler, yüksek düzlük hızları için sürtünme azaltma sistemi DRS de bulunuyor. Dijital gösterge ve orta ekranın sağında yerleşik bir bayonet sistemli analog kronograf ve dijital laptimer kombinasyonuyla yarış verileri sunuluyor…
Marka tarihinin en yüksek yarış ve yol mühendisliği bilgi birikimiyle hazırlanmış, belki 1 milyon Euro’luk etiketiyle en pahalı fakat en güçlü modellerinden biri olması ve Nordschleife’yi 6 dakika 35,18 saniyede geçen Mercedes-AMG One’ı sollaması beklenen Mission X, 1.500 kilogramlık olası ağırlığıyla en az 1.500 beygir gücüyle hiç de sıradan sürücüler için olmayacaktır.
Kıssadan hisse: Porsche 75. yılında Mission X’i düşünebiliyorsa, 100. yılında da Mission Mars’ı hazırlayacaktır…
Ancak; arka alttaki dev difüzörlerin yukarısındaki sanki egzosta ayrılmış boş alan ve ‘ortadan motorlu gibi’ geometrisinin gelecekte tam sentetik e-yakıtları yaygınlaşırsa egzostu temiz bir yeşil motorlu seçeneği olabileceğinin de hayalini kuruyoruz…
