CENGİS ASİLTÜR
Katharıne Hepburn’ün fotoğrafları; her görene, tanıdığı birinin aurasını, ışığını, mizacını, mimiğini ya da pırıltısını çağrıştırır. O herkesin tanıdığı biridir ya da herkeste bu hissi uyandırır. Bir arkadaşınızın, eski sevgilinizin, bir akrabanızın, hatta annenizin, bir öğretmeninizin size hiç de yabancı gelmeyen anlık bir esintisini taşır onun saçları, kaşlarının altından bakışı, karakteristik elmacık kemikleri, kaşları, ipince üstdudağının aksine hayli gösterişli alt dudağında oluşan muzip gülümseyiş...
Güzelliği olağanüstüdür ancak o güzelliğe, insanın cesaretini kırmayan bir sadelik de hâkimdir. İşte gözlerinizin önünde; o meraklı, bir şeyleri incelermiş hissi veren hali ya da Marquez romanlarının büyülü gerçekliğinden çıkıp gerçek hayata katılmış uzak bakışlı gözleriyle. Sinema oyunculuğuna başladığı en genç haliyle de, beyaz perdeyi onurlandırdığı altmış yıllık kariyerinin sonuna geldiğinde artık oturmuş mimikleriyle o en yaşlı haliyle de, kısaca her haliyle özgün bir kadın; inatçı ve bağımsız...
Bakışlarına asılı kalmış hissi veren o ayrıksı ruhsal hali ve mizacı...
Bunlar, bir oyuncuda üzerinde durulmaya değer nitelikler...
DÖRT KEZ AKADEMİ ÖDÜLÜ KAZANDI
Katharine Hepburn sadece sinema oyuncusu değildi; yüksek bir beğeni düzeyine hitap eden tiyatroda da vardı, düşük beğeni düzeyine hitap eden televizyonda da... Esas yeri elbette Hollywood yönetmenlerinin kamerasının karşısıydı.
Kendisi 12 Mayıs 1907 yılında doğduğunda gelecekte endüstri halini alacak hikâye sineması (kurmaca filmler) henüz kurgu dilini arıyordu. Sinemanın hızla yayılacağı yerden de bir hayli uzaktı doğduğu yer: Hartford, Connecticut (ABD). Hepburn, 29 Haziran 2003 yılında hayata veda etti.
Hayatı bir yüzyıla yakın sürdü; sinema ve fotoğrafın siyah beyaz yıllarından renkli yıllarına dek... Hayatının, yirmi bir ila otuz dört yaşları sekansında (1928-1941) Ludlow Ogden Smith ile evli kalan Katharine Hepburn; tam dört Akademi Ödülüne layık bulundu.
Bu, başka hiçbir kadın oyuncunun sahip olamadığı bir ayrıcalıktır. Onu ayrıcalıklı kılan bir başka yönü de güçlü, sofistike, ilk anda dikkat çekmeyebilen o kırılgan yapılı kadınları canlandırmasıdır. 1929 yılında başlayan, en derin etkisini Amerika’da gösteren Dünya Ekonomik Buhranı sırasında Amerikalılar tarafından bulunan ve popülaritesini 1940’lı yılların başına dek koruyan screwball komedi türün en aranan oyuncusu da Katharine Hepburn’dür.
Bu türün yanında edebiyat uyarlaması dramalar perdeye yansıtılırken de başrollerde çoğun zaman o vardı. Onun başarıları tesadüflere bağlanamaz; oyunculuğa, daha Bryn Mawr College’da okurken başladı. Dört yıl boyunca tiyatro oyunlarında rol aldı. Broadway oyununa başlayınca, Hollywood yapımcıları ve yönetmenleri tarafından keşfedilmesi gecikmedi. Endüstriye girdiği ilk yıllardan itibaren yeteneklerini gösterdi. Öyle ki; sinemada her şey unutulsa ne Little Women filmi unutulabilir ne de Hepburn.
