ECE ULUSUM
Röportaja başlamadan önce Tash Sultana’nın uzun şartları ve sohbet sınırlamaları geldi. Kendi müziğini ve kariyerini sınırlandırmak istemeyen müzisyenden bu kadar katı kurallar gerçekten şaşırtıcıydı. Kendisi Avustralya’nın en çok üreten müzisyenlerinden biri olarak anılan, multi-enstrümantalist, şarkıcı-söz yazarı, yapımcı, gibi saymakla bitmeyen unvanlara sahip. 2016 çıkışlı ‘Jungle2 şarkısı onu milyonlara ulaştırdı. Türkiye’de büyük bir hayran kitlesi var ve nihayet konser verme sırası İstanbul’a geldi. Tash Sultana, sayısız enstrümanla geliştirdiği müziğini 23 Haziran’da PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde hayranlarıyla buluşturacak. Konser öncesi Tash Sultana Hafta’da! İki yıl sonra single’larla geri döndünüz, James Dean gerçekten iyiydi. Bir EP geliyor mu? Evet, ne yapmak istediğimden pek emin değildim. Stüdyodaki bilgisayarımda uzun zamandır bekleyen ve üzerinde çalıştığım şarkıları bir araya getirdim. James Dean ilk şarkımdı ve yılın ilerleyen zamanlarında çıkacak birkaç şarkı daha var.
Bugünlerde Amerikan hip-hop dünyasından birlikte çalıştığınız pek çok sanatçı var. Hip-hop sanatçılarıyla çalışmak sizin için ne ifade ediyor?
Evet, haklısınız. Bu aslında benim geldiğim yerden çok ama çok farklı bir dünya. Sanırım hip-hop sanatçılarının yılların ardından bana gösterdikleri bir saygı var ve birlikte çalışmak konusunda çok davetkârlar. Ty Dolla Sign ile beş yıldır bir araya gelmeye çalışıyorduk ama bir türlü gerçekleşmiyordu. Bence bu seferki birliktelik gerçekten çok güzeldi, Los Angeles’taki stüdyosuna gittim ve gerçekten güzel vakit geçirdik. EP’mi dinleyen ilk insanlardan biriydi. En başından sonuna kadar her şeyi çaldık.
Hit şarkılar yapmak için zamanınızı boşa harcamayı sevmediğinizi söylüyorsunuz. Hit parça yapmanın sırrı bu olabilir mi?
Vadesi dolan müzik yapmak istemiyorum. Sonsuza dek çalabileceğiniz, hiç eskimeyecekmiş gibi hissettiren bir müzik yapmak istiyorum. Sadece ünlü olmak için de müzik yapmak istemiyorum. Bir numaralı albüme sahip olmak için müzik yapmak istemiyorum. Üç dakikalık parça yazmak istemiyorum. Yedi dakika, on beş dakikalık parçalar yazmak istiyorum. Müziğimi nasıl yarattığımla ilgili herhangi bir kural olsun istemiyorum. Sadece yapmak istediğim şeyi yapmak ve bu şekilde devam etmek istiyorum.
Bu kadar uzun parçalar dinleyici ve yayıncılar için değişik olmalı…
Bu yüzden radyolarda çok fazla çalınmıyorum çünkü üç dakikalık parçaya ihtiyaçları olduğunu söylüyorlar. Ama benim parçalarım yedi dakika ve ben onların oyununu oynamıyorum, sadece kendi müziğimi yapıyorum. Parçaları kendim için yazıyorum. Yani, dünyanın geri kalanı onları sonradan duyuyor. Radyo için müzik yapmıyorum, insanlar beni sevsin diye müzik yapmıyorum. İnsanlar umursasın diye müzik yapmıyorum. İnsanlar konsere geldiğinde sahnede harika zaman geçirdiğim anları izliyor, bu oldukça komik.
Yakında İstanbul’a geleceksiniz, konserde neler olacak?
İstanbul’a geleceğim için çok heyecanlıyım. Daha önce Türkiye’ye hiç gelmedim, ilk kez geliyorum ve ilk kez orada çalacağım. Ne bekleyeceğimden pek emin değilim. Türkiye’de beni tanıyan bu kadar çok insan olduğunu bilmiyordum. İlk kez yaptığınız şeyleri asla unutmuyorsunuz. Bu yüzden orada çalmak için oldukça hevesliyim. Bu gösteriyi mümkün kılmak çok zor oldu. Gerçekten elimizden gelen her şeyi yaptık.
Dünya turunuzda 32 ülke olduğunu duydum. Bu doğru mu?
Bilmiyorum, belki de, saymadım, hiç saymam. Ama geçen sene 46 ülke gezdim, çok yorucuydu.
İstanbul’daki dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?
Sadece konsere gelmelerini istiyorum. İstanbul’daki konserime herkesi getirin, gerçekten, annenizi getirin, babanızı getirin, köpeğinizi, kedinizi, lanet kuşunuzu, erkek arkadaşınızı getirin. Herkese söyleyin!
